Bir beyaz gecede soyundum
bedenimden.
Çim kokularına karıştım.
Küçük bir köyün içinde,
sevdiklerimin dizinde.
Yağmura sığınmışken
Yokluğunun sonsuz karanlığında
Her bir su damlası deliyor yüreğimi
An be an acıtarak
Süzülen yağmur taneleri değil aslında
Onlar tuzunu katarak tenime
İşte size asrın kadını
Abartılmış sanma çektiği sıkıntıları
Koş çamaşıra, koş bulaşığa
Sadece bununla kalsa
Herkes bunalıma düşer
Suçu buna yükler
Tomurcuklar açmış dallar da
Benim dallarım kırık…
Hüzünlü öyküler söylüyor
Dallarımda ki kuşlar
Ne bahar costurur onları,
Ne bulutlar…
Karla kaplı dağların soğuk beyazlığında
Bir elinde asa bir elinde tasvir
Gözleri aydınlıktan kör
Rüyasını arayan derviş
'Öldü' dediler
Sabah seherle
Kara toprak
Açtı ellerini sevgiyle
Biraz daha bekleseydi
Keşke toprak sevmeseydi
Sen belki kaç mevsim yaşadın
Aşkımızın üstüne
Kaç kere çiçekler açtı dallarda
Kaç kere karlar düştü dağlara
Oysa ben hep aynı kara kışta.
Bir türlü güneş doğmadı
Güzellik olmalı inadına,
savrulan ömür yaprağında,
küçük duraklar olmalı ...
Bir çiçeğin kokusu, bir kahvenin tadı, bir rakının lezzeti olmalı...
Zaman değil bahanesi tutulmayan yeminlerin,
dile gelen ama bedene gelmeyen üşengeç kelimelerin kabahati hepsi...
İtiraf ediyorum,bütün suç bende.
Seçtiğim yolların
Çektiğim acıların
Açtığım yaraların
Suçlusu benim.
Çocuğum nasıl kıyarım sana
Minik ellerin top tutacakken
Boyaya pasa bulanmış ...
Mahcup




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!