Zamansız düşlerim vardı benim,
Hesapsız gidişlerim de.
Sonu gelmeyen ümitlerim de vardı;
Unuttuk;
Buruk gülüşlü çocukların yarınlarımızın umuda açılan pencereleri olduğunu;
Mavi bulutlara süzülen fikirlerin bir güvercin kanadına tutunup;
Sözlerin zehir zemberek canımı yakıyor;
Öylesi gerçek öylesi yalancı belki de…
Aşkta haklı aranır mı, aşka yalan katılır mı?
Kaldı mı böyle yürekli sevdalar?
Başı dumanlı akşamlar yaşanıyor mu yine bu şehirde?
Aşk deyince duruyor mu tüm zamanlar?
Kadehler ayrılık acısıyla dolup boşalıyor mu yine?
Kırmızısı, beyazı tüm renkler baş kaldırıyor mu anılara?
Gitarının telleri titriyor mu sevda besteleri yapmak için?
Daha gözlerinde umudun çiçekleri açacaktı.
Her uyandığın yeni günde yüreğinin şarkıları eşlik edecekti güneşine.
Daha çok şey yaşayacaktın bu turkuaz cennette.
Gözlerim penceremde, kulağım ayak seslerinde her gün aynı saatte.
Ne zaman düşsen aklıma, bilirim, senin de aklındayımdır o vakitte.
Gelişinle evime kahkahalar dolar,
Dolunay sensizliğimi geceye resmediyor;
Işığıyla sessizliğimin içinden süzülüp yeni bir dünya çiziyor.
Yıldızlar dans edercesine yol alıyor saman yolunda,
Nereye varacaklarını bilmeden,
Gün yüzü görmeden gidiyorlar gözlerimin önünden.
Bir görünüp bir kayboluyor sanki kutup yıldızı,
Yüreğim hala 'sen'diye çarparken
Ve sen gittiğin uzak şehirden dönmezken,
Usul usul çözülüyor sevdanın ilmekleri boynumdan;
Durduramıyorum.
Kuşkunun esareti beni kuşatırken
Ve sen bir şehre tutulmuşçasına gelmezken
Keşke gösterebilseydim sana;
Yüreğimdeki yerini.
Götürebilseydim uzak diyarlara;
Elimden tutup yüreğimi.
Gün uzayıp giderken geceye
Sevebilseydim seni gündüz ve gece.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!