Kapının ardında bekler insan
İçindeki boşluğun öyle dolacağını sanarak...
Hangisi seni iyi edecek
sınıkçı mı, elindeki şifa mı,
yoksa bir kuşun duası mı?
Dokunduğunda insana iyi gelen
Paslı jiletle kesmiş ebe Musa'nın göbek bağını
Kendinde yokmuş...
Külliyen yalan!
Herkes bilir
Elektrikli evde mumla oturduğunu...
Babası var elbet
Anası var ama yok
Annem diyor haspaya
Oysa öksüz kuş kovalamak onun kastı
Fırsatını heer bulduğunda....
Başını kaldırıyor
Minik elleri annesinin göğsüne yaslı,
Ateş gibi yanıyor yine
Avuçlarından akmasın diye
Sıkıca kavrıyor onu Sahte Sahibe...
Karıştığımız yerden, çöz beni seyis
Şimdi ağlamak vakti değil
Acıyan yerine bastır kalbinin,
Vur beni bir an önce...
Kimsenin hakkı değil ölmek
Kış
Oturmuş okula karşı
Önünde kasketi, içinde mendili
Sanki birazdan sokağın alnının terini silecek...
Azra ıslığını çalıyor rüzgâr,
Topla dağılacak ipek saçların.
Düşerse peşine yüklü bulutlar,
Tut elime konsun, yağmur kuşların.
Her an eşi ile gezen üveyik,
Azra yaslı ömrün gamlı yokuşu
Sabahında yolum, in beş yüz adım,
Sen misin bana yük, akşamın kuşu
Uzar aynı yollar bin beş yüz adım.
Hep derler yalnızlık Allah'a mahsus
İzin ver bir gece sende kalayım.
Lâl olsun dillerim, gözlerim mahpus
Sırma gümüş tenden efsun alayım.
Dudu Kadın
Sundurmaya çamaşır asardı Dudu Kadın
Ağustosta kömeç
-kurbanda kurutmalık et...
Okurken kendisiyle okuyucuyu da mısralar arasında koşturan ,yürüten, dinlendiren ,sözcüklerin güçlü podyumunda sesi bazen çığlık bazen gök gürültüsü olan Jaani'yi okumak şefkate dair bir ayrıcalık.
Okurken kendisiyse okuyucuyu da mısralar arasında koşturan ,yürüten, dinlendiren ,sözcüklerin güçlü podyumunda sesi bazen çığlık bazen gök gürültüsü olan Jaani'yi okumak bana çok iyi geliyor.
Şiirin hakkını veriyor