VURULDUK ATLAR MİSALİ
Kimileriniz
Kadının iffetini
Başının yazmasında
Tenini örten çaputta
Sandınız
Sinsi bir akşama karanlığına
Ürperen yürek ağrılarım
Ay ışında gezinen mehtaba
Umut gölgeleriyle ağlayışım
Soluksuz. Tutsak sevincim
Şen kahkahalara dudak büker
Boş yere harcanan uçan yıllara
Yoruldum beyhude hayıflanmaya
Dilim demese de gönül ahlara
Alıştım diyemem alışılmıyor
Tanrının işidir karışılmıyor
Kurşun grisi oldu
Soluduğumuz hava
Etmediğimiz kalmadı tabiata
Bu gidişle
Ya yok olmak üzere
Ya var oluşunda
“Bu günü bu gün yaşamak
Yarın yokmuş gibi
Yarını yaşamak
Ölmeyecekmiş gibi”
Öğrenemedik bu felsefeyi
Rüzgârlar başında esmesin diye
Hayatla hızını kesmesin diye
Ayağın taşlara gelmesin diye
Bu canı yoluna sermemiş miydim?
Gönül bahçesinde bir tomurcuksun
Bahçesinde kavak ağaçları
Salıncakta bebeğim olsun
Yolunu gözleyeyim gün boyu
Alnında tomurcuk damlalarıyla gel
Terini kurulayıp
Ayağına tuzlu su koyayım
Yaralı yüreğimde
Hep hayalin kalacak
Hatıralar çok üzgün
Elvedan ayıracak
Umutlar boynu bükük
Bahçedeki
Söğüt ağacının dalındayım
Bülbülün figanıyla
Damlayan kanda benim
Gül fidanına
Aç pencereni
Baş kaldıran edayla haykırışın
Coşkun bir öfkenin yorgunluğunda
Tükenmişliğin
Tatlı ama bir o kadar heybetli
Ne varsa savurur
Kemiği yok ki dilin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!