Parlak ve nikelajlı bir demir vardı
Üzerine bir müddet açık bir makinenin
Elektrotlarını tutunca
Asabi patlamalarla birden bire boşaldı
Bir kav gibi oldu
Şaşkına döndüm
ey kararıp kalmış
kara katrandan
yaşamak denen
kara kıyamet
senden umudumu kestim
ben zaten ezelden ebede
kimi esmer kadınların
kalbi de karaysa eğer
çirkinse yüzü
daralan bir küçük alnın
daralan arkasında
küçücük bir beyin ile
Hiçkimsenin tekelinde değildir
Avrupalı bilir Asyalı bilmez
Yok böyle birşey
Amerikalı anlar
Hindistanlı anlamaz
Böyle bir şey yok
Ey kararıp kalmış kara katrandan
Hayat denen kara kıyamet
Allah beterinden saklasın
Senden umudumu kestim
Ben zaten ezelden ebede
Her zaman böyle umutsuz, bîkestim
Avrat karanıma, oğul evlat karanıma
Kaç defa bir kadına bir ömür bakacak
Paran oldu sanki
Hükumet karanıma
Kaç defa hükumet kurdun
Al bu refah payı diye ellerimde, ayaklarımda
Ben çocukken Türkiye
Traktör devrine girdi
Yuvarlak massey, deutz
Harris, fermal, zincirli
Paletli yani
Ben karasaban görmedim o zaman
Manav sermiş sonbaharın
Bütün nimetlerini
Sandıkların üzerinde
Yok yok
Sarı kavundan yeşil karpuza
Ben aslında limon alacaktım
Ne diye biliyor musun
Şu kalbimin ağıtları
Yaşamayı şen bilirdim
Kara yazdı kâğıtları
2008
Dağlar başına bağdaş kurup oturmuş
Ucaları bembeyaz ulalı dağlar
Kar kış demem, başlarını gezerim
Benim başım yârinen belalı dağlar
2007
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!