Hayat bana oyun oynuyor.
Kurmuş sahneyi.
İkide oyuncu bulmuş.
Koymuş karşıma.
Sanıyor hala sokakta oynayan çocuğum.
Oynama benimle, senin oyunun,
Kurulu makinendi,
Çalışırdı durmadan.
Gözünden anlardı.
Söyleyeceğini, isteğini.
Yıka, temizle.
Yemek yap, koy önüne.
Küçük,
Küçükte değil daha minik.
Bedenine göre başı büyük,
İnce belli, koca pop olu.
Bir sağa, bir sola koşar durur.
Bayramlar geldi, bayramlar geçti.
İçimdeki özlemin hiç gitmedi.
Var yaşım, on bir, on iki.
Ramazanı şerifin bitmesine bir hafta kala.
Temizlikler başladı, Arife günü yemekler tatlılar yapıldı.
Akşamüzeri annem hadi çarşıya gidelim sana, kardeşine bayramlık alayım dedi.
Bir iltifat, iltifat ki.
Hassas,
Sevgi dolu.
Aşk adamı.
Kime? Ele.
……..Hani evdekine.
Anladım anne
Yalnız hemde tamamen yalnızken
Hani anlatacağın bir kulak bile yokken
Ne yana gideceğini bilemezken
Kimin eli emin kim senden yana anlayamazken
Güneşin olmak istemem,
Sıcağımla kavurur, kuruturum seni.
Ay'ın olmak istemem,
Ay karanlık aydınlatır,
Karanlığın yok ki senin.
Yıldızın hiç olmam,
Mavi atlas, yatağım.
Sere serpe yatar,
Keyfime bakarım.
Parlak kızıl renk, yorganım.
Sarar ısıtır beni.
Başımı koyduğum,
Telefonda, oğlumun sesi.
_Anneciğim babaanne oluyorsun.
_İşte yaşam, mutluluk bu.
_Gözün aydın oğlum, Allah sizin gibi evlatlar versin size dedim.
Dokuz ay.
Hayat hesap soruyor.
Benim sana verecek hesabım yok.
Hesap vereceğim yer belli.
O her şeyi biliyor, görüyor.
O verecek neyse, cezamı.
Üzüntüm, düşüncem.
canım harikasın ne güzel anlatım yüreğine sağlık