Gözlerimde katranan karası bir gece
Umutlarım yorgun,
Kavuşmalar Nil’e atılmış bir sandığın içinde
Biçare gönlüm her şey evvelinde,
Ne gidilecek bir yol var şimdi ne de tutunacak bir dal
Oysa sevmek,
Sen şimdi başkasının oluyorsun ya
Benim kalbim deliniyor
Hudutlarım karışıyor düşman ellere
Gözyaşlarım yanaklarımı yol yapmış yürüyor
Sobasız ev oluyorum
Asker ocağında pusuya düşmüş bir er
Seni düşünmek;
Kırmızıdan elbiseler giyinmek keskin ve yakıcı.
Kuşları gözbebeklerinden öpmek demek
Denizi olabildiğince sarmak
Vuslatı olmayan sevdalar demek yaşanacak ömürlere.
Üşüyorsa ellerimiz
Mevsiminden değil,
Avuçlarımızın tenhalığından.
Unutmadım
Sana gediğim ilk günü
Üzerimde kırmızı kareli yağmurluğumla
O soğuk şehrin herhangi bir bankında uzaktan izliyordum bana uzanan adımlarını
Hoşgeldin diyerek sesinle selamladığın o essiz saniyeleri
Aynı yöne döndürdüğümüz bedenimizi
Nefesini alıyorum sanki her soluğumda
Hayretler içerisinde doğrularak ben,
Bir adamın nefesi ne kadar güzel olabilir?
Ya da nasıl akla hücum edebilir ki diyorum.
Yahu bir nefes,
Nasıl bir topak kan ağırlığını taşıyabilir?
Aşk nedir diye sormuştu bir keresinde esas adam,
Aslını yaşayacağından bihaber kadın cevap verdi:
“ Aşk, kendinden vazgeçmektir, sevdiğinin varlığında yok olup gitmektir.”
....
Gidişinle yok oldu, bilesin.
Yüzümü avuçlarının içine alarak severdi hep.
Ve öyle ayrılırdı yanımdan
-Ben de derdim,
Ben de seninim.
Kırıklarım var benim kalbimde yer edinen
Cam kesiğinden fazlaca sinsi...
Hoyrat günlerden kalma,bedenime emanet.
Sonra öfkem,kavgalarım,vadesi dolmayan hesaplarım,
Kabulü belki de mahşere kalmış dualarım var benim,
Yaşanmışlıkların nihayetinde yaşanmamışlıkların hazin tortusu..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!