Bir şey kaldı, İzmir'in kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı...
bugün
ucu bucağı görünmeyen bir okyanus gibi
maşukun aşkındayım..
bugün
sussun kelamlar..
dursun kalem..
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum.
Beş yüz mumluk ampüllerin karanlığında
Saatlerdir, boş olan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum.
......
Ne sözler ne şiirler yazdım da sana..
Söyleyemedim derdimi yanı başımda olsanda..
İki kelamı getiremedi dilim bir araya..
Çocukluğumdun sen benim...
Ne doyabildim ne de kanabildim..
Adın artık dilime pelesenk olmuş bir zikir..
Gözlerin ise gördüğüm en derin şehir...
Sen bilmiyorsun belki ama
gittikçe içimde büyüyor bu kana kana içtiğim tatlı zehir...
Söyle bana
Ey 'kara' sularında her gece kaybolduğum eşsiz nehir!
Sen
şimdi
bıraktın ya avuçlarımın içine
bakışlarınla kelimelerini,
Okyanusun dibine kadar dahi yansıyan güneş ışınları edasıyla
aydınlattın sol tarafımın midyesini
Resul-i Ekrem (sav) 'de Hz. Aişe'nin
avuç içlerinden Öperdi..
Uğruna semaya açılıp dua eden avuçların öpülmesi
Nasılda hoş idi
Ey gece gözlü sevgili...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!