Katran karası bir yalnızlık demledim gecemde,
Biraz yitip giden umutlarımı koydum içine,
Biraz da gecenin koynunda büyüyen hülyalar,
Gel tırnaklarımızı geçirelim karanlıklara.
Gökyüzü düşsün üstümüze, geceyi kanatalım...
Uzun bir yolculuk düşlersin,
Hiç bitmeyecek bir yol.
Bir tren kompartımanında
Ya da bir otobüs koltuğunda.
Yanında olmasını istediğin biri;
Yolum düştü Sivas Gemerek ilçesindeyim,
Korkaklığın, tutarsızlığın, ihanetin izlerini taşıyorum.
Kahpelik pusuda, dağlara çarpıyorum, paramparçayım
Kırılıp dökülmüşüm, uçurumlarda vurulmuşum yiğidim.
Gri gecelerimde parlayan bir yıldızdın oysa
Senin şehrini terk edeli hayli zaman oldu,
Şimdi senden kalan bütün anıları öldürüyorum.
Yüzümde kangrene dönmüş senden kalan acıları
Bu şehrin karanlık sokaklarına gömüyorum.
Yorgun düşmüş tebessümlerle
Yollara düştük pusulasız,
Kıyısına düştük yasak aşkların,
Yasak gecelerden çaldık biraz da
Amansız özlemler biriktirdik
Yasadışı örgütlerle savaşıyorum.
Birileri bilgi sızdırıyor.
Yerim deşifre oluyor.
Bütün menzillerim basılıyor.
Tutuklanıyorum.
Her defasında
Kızgın bir güneş doğuyor dağlar ardında,
Suskun ırmak boylarında kan kokusu,
Zamansız ölüm çığlıkları şehir ortalarında,
Kirlenmiş ellerde paramparça çocuk bedenleri.
Çatlamış dudaklarımın arasında isyanım
Ahmet Arif diyordun ya;
“Dağlarına bahar gelmiş memleketimin”
Şimdi dağlarına bahar gelmiştir memleketimin,
İlk cemreler düşmüştür çoktan.
Dağları, ovaları bir gelin gibi süslenmiştir.
Ağaçları çiçeğe durmuştur bu mevsimde.
Ey âşıklar diyarı Paris!
Cömerttir tebessümlerin.
Kimse bilmez kaç sevda yitiktir,
Kör dehlizlerinde
Kanayan yüreklerin izi vardır.
Eyfel Kulesinde, Sen Nehrinde.
Ah şu uzaklar…
Yol uzun ve çetin,
Özlemin yükü ağır
Ümit yetmiyor
Acıyan sevdama,
Örselenmiş yüreğime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!