Muhammed’den s.a.v. aldın muhteşem kokunu
Kimseler bozamadı.Bozamıyacak senin dokunu
Âşıklar seni almak için harcıyor varını ve yokunu
Miraçta terliyen efendinin terini taşıyorsun be gül.
Güllerin efendisi, Sultânın huzûruna çıkınca terledi
Emirle; Cibrîl-i emîn derhal bu ter’den gül’ü derledi
Değerini bilenler duvara asmak için seni çerçeveledi
Senin zerâfetine cümle âlem kurban olsun be gül.
Hazreti Íbrâhim mancınıkla urfa’da ateşe atılınca
Ateş; teslimiyet-i ibrâhimle cennet karşılığı satılınca
Kanat çırparak ateşe koşan bülbülün feryâdı buna katılınca
Nemrûdun nâr-ı içinde ki nûr civârında açıverdin be gül.
Kâbe’nin duvarları yıkanır her zaman senin suyunla
Ne kadarda benziyorsun efendine tebessümünle/huyunla
Ağlayan nîcelerini güldürürsün dikeninle ve tüyünle
Mahlûkâtın nazarında müstesnâ bir yerin var be gül.
Şu kâinat ikliminde sen; simgesi oldun aşkın
Elindeki gülü, mâşûkuna uzatan âşıklar şaşkın
Senin kapsama alanına giren nehirler akıyor taşkın
Seni anlamak ve anlatmaktan âcizdir bu diller be gül.
Sen ki ! Eşrafül-mahlûkât Muhammedî bir gül’sün
Íbrâhîmî bahçede öten bülbülün konduğu bir gül’sün
Akıtta iksirini âcizin gönlüne, mâşûka vuslatla gülsün
Bir nebzede olsa kirli satırlarımı nurlandırıverdin be gül.
Mevlüt Bicik
07.12.2006 saat 18.28
Esslingen
Kayıt Tarihi : 16.12.2006 17:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!