İstanbul gözlerindeydi, gözlerimde sen...
Şimdi içimde tek arzu. Âh sende sevsen...!
Seni haykırdım, kalabalıklar içinde;
Güz yağmurları... Güzün yağmurları,
Dinmeye namzet hüzün yağmurları...
Şiir oldu bak sözün yağmurları;
Sevilmek dileyen gözün yağmurları...
Güz yağmurları... Güzün yağmurları,
Bir ömür sürdün de o perinin izini,
Bir nefeste geçtin, esrârın denizini…
Dövsen de nâfile gece gündüz dizini,
O meçhûl güzeli, gayrı yitik say gönül;
Gönül eyvây gönül vay gönül eyvây gönül…!
Üç yüz altmış beş gündür yan yanayız can cana!
Senle mana kazandı hayat denen tantana…
Gönül her dem çağlıyor, buğulu gözlerinde…
Ruhum sırra eriyor vefalı sözlerinde…
Sensiz sabahlarda mahzunum işte,
Ağlamak istesem gözyaşım yorgun…
Rakibim yok inan seni sevişte!
Vuslata beş kala telaşım yorgun…
Ey peri hasretin yakar inceden,
Mısra mısra girerken ilhamımın koynuna,
Bu günâhın vebâli gâfil yârin boynuna!
Ben bilmem, ben karışmam! Hecelerin işine…
Kalemin, kafiyenin peşinden gidişine…
Martılar, gönlümün bestesinde raksediyor;
Şimdi her çığlığım sen diyerek aksediyor...!
Bu gönül seninle saadete yükselecek,
Geç buldum seni, tez yitirmek istemem...
Tez yitirmek ne... Hiç yitirmek istemem!
Âhu gözlerin beni bende eyledi;
Mekâna yüklediğim zamanın ağır yükü,
Ufkun kızıllığında, ruhuma bahar olur…
Zoru kolay eylerken söylediğim son türkü,
İçimdeki ateşle gözümde buhar olur…
Mavi gökten, denizden… Sıyrılırken ân be ân,
Âh İstanbul ne vakit yüzüme güleceksin?
Ne vakit bu perişan hâlimi bileceksin?
Hasretine kandığım mevsimlerin âhıyla,
İntizârım bir ömür, ne vakit geleceksin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!