ay doğuyor,
artık hiç birşey eski karanlığında değil.
el yordamıyla yola koyuluyorum...
yüzünü yitirmiş rakkaslar görüyorum, pek çoklar
şavkı vursa da ayın ne beis,
yüzleri yok onların,
ayıp yorgan üstünde.
bir sokak fahişesi bekliyor köşede,
sigarasının ateşi yansıyor masum gözlerine.
pahalı parfüm kokan bir kadının
bakışlarıyla ile aşağılanmış,
umudu kırık.
bir revolver parlıyor, bir sustalı...
ve köprü altında kesif bir tiner kokusu
ve çatısız gecelerde
gülmeyi düşlemeye gerek yok artık çocuğum,
ya ölüsün ya da uykuda...ne farkeder,
sıfır çizgisindekiler zaten göze görünmezler.
ışıklı caddeler boyu reklam panoları daha bir aydınlık,
bir devrim kahramanının gözlerini görüyorum afişlerde,
gözlerine bakamıyorum utancımdan.
vahşetin mağrur gözleriyle gözlerime parlıyor bir kurt,
lâkin kurt bitap, kurt yılgın, kurt kurt olduğuna bin pişman...
vahşetin sahte efendilerini görmüş az evvel,
ne avın haysiyeti kalmış gözünde, ne de zaferin...
kuytularda bir kırıkkale ve bir keleş pusudalar
ve onarı izlemekte doruklarda bir kalleş.
kaçan kurtulamasın, kurtulan kaçamasın,
biri diğerinin yüreğini -aman- görmesin diye...
geceden de zifiri küçük kuru bir beden,
bir akbabanın gözlerinde hayat buluyor...
aynaya bakamayan bir adam intihar ediyor...
ve neşeli kefaller, havyar artıklarını denize döken
sabahcı garsonun yolunu gözlüyor.
kaldırım kenarlarına yazılmış
küçük hayat öyküleri,
bir devrin buruk destanını anlatıyor
ve beynime kazılmış olan gözler,
gözüme giren uykuları
geceye bir bir kurban veriyor.
Özlem Önal, Zürih / 13.03.2008
Özlem ÖnalKayıt Tarihi : 13.3.2008 17:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (3)