Üç perdelik gölgenin oyunu
Bir çocuk oynuyor ilk perdeyle
İçine sıkıştığı boş hayallerle
Anlaşılması zor olduğundan
Genellikle de anlaşılamayan
İlk perde umut vadeder...
Bir genç geç kalmış
Koşturuyor bir yere
Her şeyi tersten okuyor
Sanırım tüm tersliği bundan
Uzaklaşıyor başladığından
Hiç kimsenin değilse
Belki bedenin, bir parça etin!
Kim kimin kölesi anlaşılamadan;
Tükendikçe tüketir zaman:
Çok fazla tutkudan
Onca yolun arasından;
Yolunu bulamamaktan
Çiğnemeden yutmaktan
Tükürdüğünü yalamaktan
Duramamaktan, susamamaktan,
Konuş dendiğinde konuşamamaktan!
Aşık olmaktan, aşk sanmaktan...
Avucunu hep boş bulmaktan
Ummadığına ulaşmaktan
İstemediğine bulaşmaktan
Bir dargın bir barışık,
Son perde başlamıştır...
İtilip kakılmaktan yorgun
Sakin bir köşe seçer
Kenara çekilir
Kendisi çekilmez
Ne enerjisi vardır artık
Ne de eski güzelliği
Tek özelliği ise tembelliği...
Diğerlerini seyreder
Değerlerini hicveder
Kah iç geçirir kah lafını...
Değerini bilemediği
Diğerine feda ettiği
Asla fark edemediği
Hayatın tüm güzelliğini;
Hiç görmediğini özler...
Bu hasretin orta yerinde
Yolculuk kaygısı sarar
Bu daha da çok sarsar
Oysa üretmek lazımdı
Bedenin değilse de
Ruhun ve zihnin
Olgunluk çağı bu olsa gerek.
Olabilseydi olurdu elbet
Üretmez miydi durmadan,
Eninde sonunda insan!
Zil çalar, vakit bitmiştir anlaşılan.
Başından anlaşılamadan
Ortasında koşturmaktan
Sonunda yorgunluktan
Ne yaşandığı algılanamadan
En derinde boşluk duygusu
İçinde yeniden başlama arzusu
Gölge perdeden göğe yükselir.
Perde iner niye herkes şaşkın gider!
Yılmaz Bektaş
Kayıt Tarihi : 26.5.2023 12:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!