Hayli gözümüzün üstünde bütün nazarlar
Benim küçükken bir küçük dileğim
Kaç murad almakmış evliyalardan
Sen küçükmüşsün gölgeli kız
Kaskatı geçmiş bir gölgede doğmuşsun
Ben o zamanlar derin bir vahanın kuytusunda
Sayıklarken düş pembe sözler benim aklımdan çıkmış
Seni en son gördüğümde bir bela ortasında
Hangi bulvarın hangi sokağın ortasında
Kadersiz bir gün ya yağmur ya dolunayda
Avlarının pençelerinden yırtınıp geldim
Ben cephe önlerindeki bir mavi gözlü
Süngü üstüne süngü kaç dipçik yarası
Bir söz var kaç asır dilimden düşmeyen
Ben asırlar boyu dilinde Cengiz Han
Ben ne bir halife ne de Hülağü Han
Bilemezdin Aprunçur Tigin...
Şimdi Buharanın altın ipekleri
Doğmadan beşiğinin altına düzülsün
Toz rüyalarda anam diksin gelinliğini
Hayıra yorulsun görklü sevgilim
Küçüldükçe küçülüyor dar geliyor
Nefesim, hevesim, her şeyim
Ne şeytan ne büyülü şehir
Sana anlatmak zor ki gölgeli kız
Bir yığın gölge arkamdan geliyor
Bir pencere açılacak kapanacak
Bir pencere rüzgarları alev alev
Ben göğe bakar dururken neden
Bir pencere kenarından o tuhaf sitemin
Nedir elindeki bir ufacık şey
Ya var ya yok bomboş sayfalarda
Kaybettiğim ne varsa hepsinin cümlesi
Bir pencere kapanacak tüm hislerimiz dar bir boğazda
Diğer pencerelerde açılacak kahkahalar hep ağızda
Ben bilirim gönlümün avânesi
Geçenlerde ne de çok kızmıştın
Kapılar ardında gizlendiğin günleri
Şimdiyse kapılar açık
Alnına saadet mührümü vuruyorum
Selametle gölgeli kız...
Kayıt Tarihi : 12.5.2018 23:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!