bu aksam gokyuzu bile
bir baska buralarda
gokyuzu sariya caliyor
bulutlar siyah biraz
gitme diye fisildiyor agaclar
..
Bir deniz fenerinin aydınlığında dans edeceğiz. Gökyüzü perdelerini kaldırıp bir gül sağnağına tanık edecek. Üstümüz başımız umut, iliklerimize kadar mutluluklarla ıslanacağız. Nihavent sesinle bir şiirime ses olacaksın sonra. Sonra bir iskeleye vereceğiz sırtlarımızı ve masal kaldığı yerden uzanacak Cennetin üzüm bahçelerine...
..
Işıklar birer birer söndüler,
Kuşlar bile yuvalara döndüler,
Ay dünyaya bugün küsmüş dediler,
Kapkara gökyüzü, yıldızlar firar,
Bir gün daha gitti biz ettik zarar.
..
Bu gece,
Yorgun mavi gökyüzü.
Yıldızlar,
Ayak diriyorlar tüm dileklere.
Dağlar,
Yalnızlık senfonimin eşsesli korosu
İsyanlar,
..
Sevdiğim;
Bugün üçüncü gün. Peş peşe gelen şoklardan sonra bugün kendimi biraz toparladım. Ama gidişine alışamadım daha. Her akşamki rutin arayışlarımı sen varmışsın gibi sürdürüyorum. Kapına kadar geliyor, zilini çalıp kaçıyor, gizlendiğim yerden kapını açmanı bekliyorum. Kapı açılmayınca gittiğini anımsıyorum. Yokluğun bana öyle çok boş zaman kazandırdı ki, bu zamanı nereye harcayacağımı düşünmek canımı sıkıyor. Hiç sevmediğim bir sözcükle kendimi teskin etmeye çalışıyorum. Bu zamanı seni düşünerek doldurmaya çalışıyorum. Ama zaten bütün zamanlarım senle değil mi? Gidişinin boşluğunu dolduramıyorum, ne kitapla ne şiirle ne de herhangi bir şeyle. Kolay değil sen de anlarsın beni, yılların sevdası bu. ‘’alışacağım’’ diyorum, alışacağım. Oysa alışmak sözcüğü bende tamamen yitirmeği çağrıştırmaktan başka ne işe yarıyor ki.
Sen gitmeden hava ne güzeldi. Günlük, güneşli, mutluluk doluydu. Gittikten sonra, başlayan kar ve yağmur hiç durmadı. Gökyüzü isyan ediyor sanki. Gerçi sen isyan etmeye karşısın ama bu kez ben değilim isyan eden, gökyüzü. Güneş, ay ve yıldızlar bu isyana destek verir gibi bulutların arkasına gizlenmiş göstermiyor kendini. Anlayacağın, kasvetli bir ortam gidişine eşlik ediyor. Bu kasvetli havaya aldırmıyorum ben, iyiyim. Yüreğimde ve midemde ‘’biraz’’ kramp oluşmuş o kadar. Doktor, ilaca gerek yok, zamanla alışırsın geçer dedi. Doktoru boğasım geldi! Yıllardı seni rüyamda görürüm, yüzün göremeden. Hep o şekilde görüyordum. Dün gece müthişti, inan. Bir toplulukta birlikteydik. Sen bana işaret edip bi odaya giriyorsun, ben de arkandan geliyorum. Ve seni çıplak görüyorum, sevişiyoruz büyük bir istekle. Doruk noktasındayken yaşlı bir kadın içeri giriyor. Bu senin müdürün, seni şikayet edeceğini söylüyor. Ben telaşlanırken, sen önemli değil gibilerinden işaret ediyorsun. Müdüre elindeki şikayet kağıdıyla kapıdan değil duvardan geçerek başka bir salona giriyor. Bizde aynı duvardan geçiyoruz. Beni teskin etmek için elimden tutuyorsun. Yaşlı kadın kağıdı salondaki tezgahın arkasında duran kantinciye veriyor ve kayboluyor. Kantinci de kağıdı sana veriyor. Bu güzel rüyadan uyanınca, kaldığım odanın buz gibi soğuğuyla karşılaşıyorum. Elimi tutan elinin sıcaklığını arıyorum.
Sağlıkla, mutlulukla ve sevgiyle kal meleğim.
..
Üç beş celse ile kırk yıla tutsak,
Hakimin son sözü değil bu dünya!
Suçumuz yok ama nasıl anlatsak,
bir avuç gök yüzü değil bu dünya
Dağlar nasıl şimdi karşı yamaç da,
Göreyim gardiyan kapıyı aç da,
..
Bende amansız hastalıksın, göstermedim direnç
Biliyorum çok dengesizim, hallerimde gülünç
Bil bakalım, bu gece ne oldu peki?
Bir anda tek başına kalmış, terkedilmiş bir genç
Hırsından tırnağını yedi, yemininden caydı
Güneyde gökyüzü siyahtı, sarı yıldız kaydı
..
Bir temmuz sabahıydı saçlarımda kış gözlerimde rüzgârların tozuyla uyanışım…
Yanı başımda boylu boyunca uzanmış sokak kokulu yalnızlığım. Karman çorman bir düşün içine düşmüşçesine üşümüşüm. Bulutsuz gökyüzü örttü üzerimi…
İçim dışım toz içinde üstelik. Beyaz çarşaflara sarılı ruhum kirlenecekmişçesine tedirginim.
Tanıdık rüzgârları bekliyordum. Yağmurlara alışık içimin ormanlarından gelen fısıltılar için.
Hayret!
Tiz bir çığlıkla uyanmıştı sanki güneş. Olanca cevapsız kalmaya mahkûm sorularının üstüne düşürürken ışığını, açık pencerelerden girdi loş odama… Duvarlarında asılı koca bir geçmişin aralıklı kapısından süzüldü adeta… Duman gibi kıvrım kıvrım süzülerek. Görmediğimi düşünmüş olmalı.
Şaşkın bakışlarla izledim. Ayak izlerimin üstünden geçişini.
..
Sen giderken yağmur yağıyordu bu Şehre
Ama öyle alışılmış bi yağmur değildi
Hani gökyüzü kararır
Bulutlar bardaktan boşalırcasına ağlarya
İşte öyle değildi
Gözlerim kan çanağı gibiydi gidişini seyredeken
..
Ey yerde bulduğum gökyüzü
Sevmeye alışan bu kalbi, gel ,yetim eyleme
İçimdeki fırtınaları dindiren o gözleri, gel ,ırak eyleme
Düşünmekten ezilmiş bu vicdanı, gel , kaçışlarında pis eyleme
Hataları sırtıma yükleyip, gel, beni kambur eyleme
Çatıp da kaşlarını bana, gel, güneşimi karanlık eyleme
Ey yerde bulduğum gökyüzü
..
gökyüzü daha bir karanlık bu gece
hiç bulut yok ama yıldızlar saklanmış
bu gece ay sanki dünyayı terk etmiş
ve
kara bir sessizlik hakim bu gece
ne farkı varki diğer gecelerden
yine içim sıkılıyor
..
Gökyüzü,kardan güneş yap bana...
Çocukların ulaşabileceği gibi olsa artık,
Çamurda hiç kirlenmemiş ve giyilmemiş,
Hayâl kızının entarisi.
Gökyüzü,kuşağını rengarenk yapan yağmur,
Dökümlü bir sevdaya yağarsın,
..
Gri bir gözyüzü,
Üç beş martı volta atıyor,
Yağmur direniyor bulutsuzluğa,
Yalnızlık burnu havada caka satıyor,
Ve yanaşıyor sefil umutsuzluğa,
Gri bir gökyüzü...
Pembe, kırmızıya beyaz katmakla olmuyor,
..
erguvânî bir asalet kuşanırken gökyüzü
gri bir gaflet tutukluyor ömrümü
usulca vazgeçiyorum sırtımı kollamaktan
kurşûnî yağmurların ritmince yürüyerek
ardına sığınıyorum hedef tahtasının
celladımın elinde parıldayan kılıçtan
..
...bir akşamüstüydü...
soğuk ve ve pusluydu gökyüzü.
çaresiz koşuşmalar başladı,
ölüm sesliğinde...
sanki gökyüzü ikiye ayrılıp kankusacaktı yeryüzüne.
...ve dağlar kükreyerek ateş püskürecekti bulutlara.
........
..
Bir Sabah Uyanacaksın
Yeni Bir Gün Heyecanıyla
Yeni Doğan Güneşi İzlemek İçin
Perdeleri Aralayıp Pencereni Açacaksın
Ve Güneş Yerine Yağmuru Göreceksin
Hüzünlü Yağmuru
Ben Ölmüş Olacağım
..
Gel bak, bir elimde gökyüzü var hala
Hep böyle miydi gökyüzü?
Denizler hep güzel miydi?
Peki aşk, aşk bu kadar mavi miydi?
Maviyedir tutkum bilmez misin?
Hani ıssız bir liman gibi ya gözlerin,
..
Mavi mavi boyanmış resimde
Ben de mavileri karıştırıyorum birbirine
Gökyüzü,deniz ve sen...
Sen,gökyüzü gibi canlısın hayalimde bile
Denizin mavisini de görüyorum kahverengi gözlerinde
Uyum içinde maviler
Hem resimde hem benim kalbimde...
..
Dizginleşecek elbette yenilmeyen zorlu dağlar.
Bizde tadıcağız özgürlüğü pişmanlık yaşamadan.
Korkusuzuz; özgürlük şarabından tattık,
Ve gökyüzü sürgün ateşi.
Asrın dağları paltak ve zorludur
Savaşçılar korkusuz ve acımasız
..
Hadi ben yangınındayım AŞKın. İçim coştukça coşup yağıyor gözkapaklarımdan yüreğime. Sana ne oluyor üzerimi örten gökyüzü. Sen neden iki gündür durmadan yaşlar döküyorsun üzerime.
..