Vagonların sesi duyuluyor;
Yük dolu vagonlar,
Kimi eşya
Kimi duygu.
Ben tek bedende farklı insanlara can veriyorum,
Hâlbuki parçalanmak bu çektiğim.
Saçlarındaki tokada asılıdır
Ömrümün kırıntıları.
Her gün zorluklarla devam eder mücadelem,
Her gün bir masada bir kadın sigara içiyor;
Ben o kadını görüyorum,
İstiyorum da belli ki
Saatim tam hasadı vuruyor,
Yataktan ve uykudan kaçıyorum,
Senden kaçıp sana geri dönmem gibi
Bir deniz manzarasına uyanmayalı, uzun zaman oldu.
Bir çiçek bahçesine girmeyeli,
Saçlarına dokunmayalı çok süre geçti
Ölüm, kalbimin en özel hazinesi,
Bir kuşluk vakti yağacak kar.
Kırmızıya boyayacağım yeryüzünü,
Ben dillere destan,
Sen en soğuk pencere;
Ah! Eftelya…
Gülünç bir surat taşırım acılarımın yanında,
Kendimi bir kuyuda hissediyorum.
Seni nasıl anlatmalı ki;
Bir köprü gibi gülüşün,
Emin adımlarla yürüdüğüm.
Hayatın şifresi, yüzünde bir yerde olmalı
Sadece bir gökyüzümüz var bu ömürde,
Yeryüzünde denizleri mavi kılan bir gökyüzü,
Çok şanslıyız bu yüzden hepimiz,
Bilinmelidir ki her zaman iki mavinin arasındayız.
Aşkımız da mavi, nefretimiz de, barışı da mavi bir dünya.
Bir renk değildir mavi,
Nazım,
Nazım Hikmet.
Memleket bekçisi, kalplerin en büyük cerrahı.
Evsiz çocuklar, sokaklar sahipsiz..
Bana artık bakma!
Firar kanıma işlemiş
Bir yüreğe demir atılmaz.
Gözlerim şarap kırmızısı
Gözlerim pis
Gözlerim puslu.
Bir aşk şiiri doğuyor,
Yanımdaydın ama kilometreler vardı.
Ben utangaç, sen gülünç; İzmit sokaklarında
Sağımda sen, solumda uzun zamandır sen.
Düete başlamışız bir türküyü,
Gözlerimiz kaçamak,
Altmış dokuzunda bir adam,
Taşlarla çevrili bedeni.
Bazılarına yağmur sonrası toprak kokarken;
Bazılarına can kokuyor..
Dengem, yaşımı yansıtmıyor.
Ya on yaşında olmalıyım ya elli beş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!