Yeniden başlamak gerek hayata;
Bazen yeniden doğarsın,
Bazen sakallarını keser insan,
Bazen da saçlarından başlar bir kadın.
Pembe bir renk belirir,
İçten duygularını taşır.
Nasıl bir yerdeyim? Bilmiyorum…
Namlu gibi çatık kaşlarım,
Düşüncem ele geçirilmiş,
Denize mi baksam ormana mı?
Dar sokaklarda
Taze egzoz kokulu sokak çocukları.
Çaresizlikle adlandırılmış saatlerin içindeyim,
Ellerim kalemle dans halindeyken,
Ayaklarım ileri sürükler beni.
Başım bir deli tufan;
Diyarların da ötesinde bir yer.
Sığınacak bir dert ararım,
Yanan bir gemi güvertesi
Çıngıraklı yılan başım,
Boynum tutuk.
Sabahın en erken saatlerinde
Düştüm yollara.
Uzaktan gözüme ilişiyor,
Saçların ıslanır,
Beyaz bir gökkuşağı belirir gökyüzünde, rengini seninle tamamlayan.
Saçlarının esiridir yüreğim, her telinde toprak kokusu.
Bilinmezlikle başlar hayatın ve devamında gözyaşlarını kapsar.
Ölüm kaç hecelidir? Rüya mıdır bu?
Bu hayatta hesaplarımızın kölesiyiz, ölümdür ayırır bizi.
Bu saatler tam benim kişiliğimdir;
Tam da gidip gelirim ölümle yaşam arasında.
Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden,
Bir köşeye çekilip ölümü bekleyesim var.
Ben ölümle tanışınca,
Sular çekilir kuraklık atar ilk adımını.
Metanetim gittikçe sarsılıyor.
Geçtiğimiz yılbaşında kaçmıştım insanlardan;
Bir iskelede takılı kaldım.
Elimde bitirebileceğimi düşündüğüm bir likör,
Ölümle yakın bir arkadaşlık kurar gibiyim.
Bu coğrafyada,
Bazı şeylerden daha hızlı yayılıyor ölüm.
Bir kimliği olmaksızın,
Yaşamakta insanların içinde;
Bir diyebilsem dilimin ucundakileri,
On yedi…
Halkımızca bir rakam
Hatta ilk unutulmaz aşkların yaşı
En güzel çağlarının, ilk oluşumların zamanı,
Nedenlilerce anılması hep mutlulukların.
Gerçekten böyle mi on yedi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!