İstanbul’da başladı yaşanmışlığım... Bu şehirde,
Ne şanslıyım.
Var oldukça tarihinde; asaleti yaşamış
Ben değil belki ama
Kokusunu teneffüsüm bile;
Kaderime yazılmış,.
Kağgir bir binayım.
Galip Dede caddesi,
Emin Bey çıkmazı,
Numara yüz iki.
Tam Yüksek Kaldırımdayım.
Biraz yukarım Beyoğlu,
Biraz aşağım Cenevizlileri görmüş Kule
Bahtiyarım.
Oğuz sineması vardı yanımda eskiden;
Yıktılar sonra.
Şimdi park olmuş..
Bir de Arif Amcanın arabası...
Adı o zaman Beyoğlu Taksi;
Yandan saatli...
Şimdi yer yok yürümek için;
Her yer park yeri.
Balkonum ufaktı ama;
Sarkıp bakarsan,görebilirdin....
Ağaçlar arasından, Topkapı Sarayı.
Ve Boğaz manzarası.
Var mı eşi Dünyada?
Arnavut kaldırımları vardı,önümde.
Yağmur bile şanslıydı; taşmazdı asla.
Doğru denize akardı,aceleci
Görmekti maksat;
Limanda demirli gemileri.
İşte Yeni Cami kimler sığınmamış ki altına...
Turan Emeksiz kalkmak üzere karşıya,
Çamlıca'ya, Beykoz'a, belki Adalar'a...
Neveser çalıyor,
Dede Efendi'nin Nikraz beşlisi ile hicaz;
“Gül dalında öten bülbül olsam”
“Ötsem yanık yanık gönlüne dolsam”
Zaman gelir mi geriye bilemem,
Yıkılmak üzereyim.
Yüksek binaların arasında; bir garip ben kaldım
Çoçuklarım vardı, benle yatıp kalkan;
Kadir, Dilek, Arzu, Murat
Bir de sahiplerim...
Gülten Teyze ve Saray’lı Tezgahtar Mehmet Usta
Eskiyince beni sattılar...
Tarihiyim ben İSTANBUL’UN
Bir yanımda Yahudiler, bir yanımda Ermeniler
Kasap aynı, bakkal aynı
Nargile aynı.
Ama İstanbul farklı.
Şarkılar farklı,
Yaşam farklı,
Son saatlerim artık;
Yaşanmışlığımla mutluyum.
Yaşlandım ve yıkılmak üzereyim.
Beni seyrederlerken belki,
Kimse bilemiyecek! ..
Yıllarca içimde,
Saklı tuttuğum Gizemi.
Merhaba yüksek beton binalar,
Merhaba kirli deniz,
Merhaba kirli yağmur,
Merhaba notasız şarkılar.
Elveda sokak çocukları; neşeli.
Elveda yeşil büyük ağaçlar.
Elveda yanımdaki komşular.
Toprakta da olsam, yine İstanbuldayım
Yıllarca içimde barındırdıklarım,
Duymasalar da beni, görmeseler de
Yok olsam da, yaşayacağım.
Basın geçin üstüme.
Ben tüm sizin göremediklerinizi,
Doyasıya yaşadım.
Ancak beni hatırlayan;
En son kişi ölünce,
Kaybolacağım......
Kayıt Tarihi : 29.4.2005 10:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
O dağların soylusu küheylan yolda kaldı.
Beton duvarda hapis, yayalam yürekte kaldı,
değil biz istanbulu istanbul bizi aldı.
Akrabalar el olmuş gözlenen yol yel olmuş.
İstanbul bizi aldı insanlık yolda kaldı.
Cenneti soldurmuşlar betonla doldurmuşlar.
İstanbul mahzendeki küflü tabloda kaldı.
İnsanların içi boş kim içlerini çaldı?
Fatihin sevgilisi sanattan geri kaldı.
Beyinleri çıkarıb samanla doldupmuşlar.
Yüreklerden sevdayı manukyanlarmı çaldı.
Bizi bizden calanlar ruhumuzuda caldı.
Boğazın hatırası truvalarda kaldı.
Çağlara ufuk açan çağ gerisinde kaldı.
İstanbul truvada bizede varoş kaldı.
Mehteranın haşmeti imdi gölgede kaldı.
Fatihe fatihayı bethhovndan devlet çaldı.
Şaiirin yüreğinde gerçek istanbul kaldı.
Yinede umutvarız yeni güne az kaldı.
Eşek meydanda kişner,atlara fayton kaldı.
Bizede gemileri gökten yürütmek kaldı.
Çağların anahtarı miras dedemden kaldı.
Pusatımı kuşandım bir tek besmelem kaldı.
Necati Gedikoğlu..
Burnumun direği sızladı, gözlerim doldu...
TÜM YORUMLAR (2)