Giydiğim Bu Gömlek mi Sıcak

aşkımın bu baharında gibisin ay bahar...
aşkımın bu baharında yayına ok bahar...

bahar mı aşka vuslat
aşkımın bu baharında giydiğim bu gömlek mi sıcak
anlayamadım ki zaten
elimin kalemi sen bari ilk bir kış ile bir son yaz
beyazıma mürekkep ak

yazı yazmak bir illet diyene hiç kanma
aşkın o ışığını görünce dal oradan içeri
adını önce ve bak soyadını da işte yazdı derken daha
yazıyorum ile adaşlıkla baş başa o yalnızlığa
gönül hayran! ol demeye geç kalma...

yazma ve o sanat, uzatılan el olduğuna ben şahitsem
bir bilgi hazinesinin sandık kapağını açmaya
iktisatta ikame terimi var ya hani, orada şimdi

aşkımın bu baharında giydiğim bu gömlek mi sıcak
yas gibiyim, yayına esen bir sır o rüzgar

gönüllerin o keyfince prangaya bir denklemin
yürek ummanı yüzüyor okyanuslar da zenginliğince enginiz
ne solgun çiçeği ne de dolgun renklerde şişkinliği

Çılgın yüreğin çılgın bu hep sesi o gelinen değer varlığı
yükselen bir gelişmenin emekleriyle de hep o yönelişlerle
tanımlanacak olan hassaslığı
hem şeker yerine pekmez gibi ikame mal sevilmez mi

aşkımın bu baharında giydiğim bu gömlek mi sıcak
yas gibisin, yayına esen bir sur o rüzgar

Nisan 2007
baharın ilki, yazı, kışının
bir son ile tekrarlayan devri gibi bu bir devran
öyle de esiyor yüreğimizde aynen....
ister sevi düzeyinde tat, ister sevgi anlayışınla
istersen ekşitilen, sulandırılan halinde boyan…