Kanadında taşıdığın o cân var ya,
işte o… gecemin son sığınağı,
kaderimin en ıssız köşesine düşen tek ışık.
Sen uzaklaştıkça
zamanın son teli kopuyor içimde,
sanki bütün ömrümün sesi
bir anda kısılıyor.
Dur…
Bir nefeslik dur.
İlhamın buğusu henüz konmadı kâğıdıma,
sözüm daha yola çıkmadan
titriyor avuçlarımda.
Sensiz hece bile öksüz, yetim, kimsesiz;
renk bile sönük, gölge bile yorgun oluyor.
Gitme…
Sen gidince
göğün rengi kararıyor,
ardında bıraktığın gölge
odamda bir ağıdın ilk mısrasına dönüşüyor.
İçimde bir boşluk büyüyor,
insanı içine çeken kara bir uçurum gibi—
ben o uçurumun kıyısında
çaresizce bakakalıyorum ardından.
Gitme…
Bilirim,
her turna kendi yoluna uçmak zorundadır;
her ilham bir göç,
her zaman bir vedadır.
Ama bugün…
bugün biraz daha kal.
Gölgen çekilince
ömrümün sessizliği bile tükeniyor,
nefesimin vadesi kısalıyor.
Gitme…
Bir tek sen kalırsan,
yüreğimin çatlağı bile ses verir,
o çatlaklardan sızan ince bir ışık
belki bu sessiz ağıdımı ısıtır.
Gitme…
Gidersen şiirim susar,
susarsan içimdeki ben ölür,
uçurumun rüzgârına karşı
beni tutan son kanat sensin.
Gitme…
Gidersen…
dosta düşmana boynum düşer,
yıkılırım, dağılırım, dağıttığımı da toplayamam.
Gitme…
Ve yine de bilirim:
Göçenin kaderi vardır,
kalanın bitmeyen hüznü.
Ben ise yalnızca
bir insanın aciz feryadıyım;
yüreğiyle konuşan bir çağrı,
son bir tutunuş, son bir yalvarış…
Gitme,
yurtsuz kalırım,
vatansız kalırım…
Gitme…
Gitme…
Hiç değilse bu kez…
Gitme.
Kayıt Tarihi : 22.11.2025 23:19:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!