Sen, yüreğimle aklım arasında kaldığım bir anda
Gelip beynime yuva yapmış bir kırlangıçsın.
Ve ben, hep korktum seni incitmekten;
Huzur kelimesinin vücut bulmuş halisin.
Sesin kulağıma her değdiğinde
Yüzümün kızarıp dudaklarımın aralandığı
Tek gerçekliksin.
Sen, var ile yok arasındaki
Uçurumlar kadar derin
Ve yollar kadar uzak hayallerime inat
Tek sessizliğimsin.
Bir ses, bir insana bu kadar mı iyi gelir?
Bir kalp, bu kadar mı heyecanla atar?
Oysa seni hiç tanımıyorum.
Bardağı nasıl tutuyorsun?
Çay mı seviyorsun yoksa kahve mi?
Bunları hiç ama hiç bilmeden yaşıyorum.
Gözlerin ne renk?
Bakışın nasıl?
Üzülünce ne yaparsın?
Nasıl gülersin?
Ya nasıl ağlarsın?
İnan, bunların hiç bir önemi yok.
Ben seni, sesini duyduğum her an yaşıyorum.
Bakışını,
Gülüşünü,
Rüzgarlarda dimdik duruşunu
Hayal edip yine de düşünüyorum seni.
Çevirdiğim fincanlarda çıkmanı o kadar çok istiyorum ki;
Niyet et dediklerinde, niyet ettiğim sen misin bilmeden çeviriyorum fincanı.
Her kahve telvesinde seni arıyorum;
Zifiri geceye inat,
Mavi mavi umutlar kuruyorum.
Pembeye bulanan yarınlarıma inat,
Şimdi gördüğün her yerde ben varım.
Bazen çayının kaşığı,
Bazen avuçlarında bir papatya
Ya da saçlarını dağıtan rüzgar
Ben olmak istiyorum.
Bu nasıl bir duygu,
Nasıl bir his?
Gecenin en mavi saatlerinde
Seni kaleme almaya çalışan yine ben
Ve şiirlere sığmayan da sen.
Sen, hangi şiirin saçaklarına saklanabilirsin ki?
Baştan aşağı şiir olmuşken yüreğime.
Sen, yüreğimin şiiri,
Ben ise seni yazmaya geç kalmış bir şair.
Beni affet;
Çok geç geldim affet, gece sözlüm,
Şiir bakışlım,
Huzur limanım,
Affet geç geldim.
Ama geldim.
Hadi bir şiir ısmarla bana,
Yüreğin gibi mavi olsun.
02.06.2024 23:22
Kayıt Tarihi : 2.6.2024 23:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!