Ardına kadar açmışım
Hayal kapılarını.
her şeyden, her dertten
sonuna kadar azade
Bir dünya kurmuşum,
Saf ve temiz insanlarla tıklım tıklım
Şimdi yalnızım, uzaklardayım
Ve sen, daha da içimdesin!
Mehtaplı yaz gecelerinden
Mendilli, ağlamaklı
Ayrılışlardan öte.
Adamcağızın biri,
Doğan kelebekleri
İncelemek istemiş;
Kozaları gözlemiş.
Uzun süre sonunda
Bir hareket başlamış
Çileden çıkarıyor beni bu güzel deniz
Al da iç dercesine; serin, berrak, tertemiz
Nefesimi kesiyor rengârenk ufukları
Dağı taşı zeytinlik, gök yeşil ovaları
Ada’sı, Kale’siyle tarihi silueti
Rıhtım boyu tekneler, sardalya bereketi
Bir tüy kadar hafifti
Sevmezdi yük olmayı
İnce huylu, zarifti
Bilmezdi yakınmayı
Acılara sabretti
Her kavga bir kopmadır
Her barışma bir düğüm
Kiminin ipi dümdüz
Kiminin düğüm düğüm.
(İstanbul, 25 Eylül 2003)
Bir tutku, bir başka hırs, harcımızda var olan,
Bereketi toprağın, işlendikçe çoğalan
Eğilen, kamış gibi, ya da kök salan çınar
Bir merak, başkaldırı, bize Adem’den kalan
Ya vahşete direnen, ya zalimin kendisi
Doğuşun müjdeliydi, asırlar öncesinden
İsmail'in soyundan kutsallar beldesinden
Ümmetine bir ışık, âleme rehber oldun
Kurtuluş habercisi, bize peygamber oldun
Bir hevesle başlanır, arada bir yakılır.
Gizli gizli içilir, genç yaşta alışılır.
Önce hafif gibidir, anlaşılmaz sertliği
Pek içine çekmeden, dudak tiryakiliği.
İlk bilgiler annemden, sonrakiler hep senden
Öğrettin ayırmayı, iyiyi kötülerden
Okumayı, yazmayı, ileriye bakmayı
Öğrettin öğretmenim, bize insan olmayı
(İstanbul, 20 Kasım 1997)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!