Ruhsuzluk ikizi...
İnsanı güzel olmayan toplumun neyi güzeldir buyurdu Şahım. Bir ilkin heyecanıyla dünyayı değiştirir kış uykusundan uyananlar dedi Pirim. Bizi bize anlatan gecenin çobanları için zeval olmaz dualar dedi Mirim. Gerçekten ihtiyaç duyduklarımız dikkate değer vermediğiniz kaynaktan beslenirler ilhama açık engin esnek gönülleriyle dedi Zahit. Boşvermişlik eşiğinde çok zorlanıyor sevgi, içten içe gıpta ediyorum yüzümüze çarpan dua ehline dedi Hırkasız Derviş. Hayatın bir yerinde kendi bakışını çıkarıp atmış, o günden beri kendine kendi gözleriyle b/akanlar gönül tahtına oturuyor dedi Miskin. Bir tür gönüllü tutsaklık, aşkın hikayesini anlatanların halleri dedi Seyyah. Mutlu olmak için değil, mutluluk reçetelerine uymak için, şems vakti hareket edenler önem veriyor başkalarının gözleriyle görmeyi dedi Garip Çoban. Faydacı ve rekabetçi ilişkilere rağmen çevremizi kuşatan, iç içe geçmiş dünyaperestler tamamen kendisinin dışında yaşadıklarına beğeni duyuyor dedi Deliler Şeyhi. Kendine ait odasında, çarpık gönüllü kölelikten işte öyle bir şey tercihlerin sureti dedi Aklı Kıt Adam. Nedir sevgi maharetinin sırrı? Düşündüm hep bu kaygıyı ete kemiğe bürünmemişlerde dedi İhtiyar Bilge. Çağa itaatkar nesillerde çok eskide kalmış duygu samimiyet, bilmez hırslarıyla tükenmiş duyguları dedi Fakir. Bir çok bizi ne kadar kendi benliğimizden, varoluşumuzdan kopardığı meselesidir aşk.
Seçimin yok mu? ...
Hakikati arayan yolda kalmaz ama oyalanabilir yolculuğunda buyurdu Şahım. Saf karanlığı ışıtan kalır şems vakti gönül kubbelerinde dedi Pirim. Hayatın tamamıdır samimiyet, gecenin gece olduğunu ilk görüşümde, gördüm ihlası dedi Mirim. Dışardan bakana gülizar güllük gülüstanlık görünür, kuşkusuz gülün dikeni önce bahçıvana bulaşır dedi Meczup. Ve insanın varoluşundaki çelişkilere dokunuveren gülün rengi, kokusudur, öyküsü bize dedi Dost. Ve diğerleri varlık aleminde kül renginde, hatırlanan cümleyle sonlanır bir kez daha sırlar dedi Şakird. Gece yarısından önce gülmeliyiz der gibi neyi nasıl yazsak yalnız değilsin dedi Seyyah. Hayatı hecelerken bir sonraki hayatımızda gülebileceğimizi kim bilebilir, iyiler olarak anılmak istersen, sevgiyle giyin dedi Miskin. Yolumuza yürekliliğini gösterebilelim insan hallerınde, kendine özgü bakışlar atıyor gece dedi Zahid. Yeter ki durup düşünelim, kendi içimize bakabilme yürekliliğini fısıldar özlemler dedi Garip Çoban. Neyi nasıl yazarsak yazalım, dil sorunuyla karşı karşıya olduğumuza göre, sevgiye de göz atmakta yarar var dedi Aklı Kıt Adam. Bazen tek sözcüğe indirgenmiş aşk, ben durdum ey gönül, sen de dur, der gibi yabancılaştıran yanın dedi Deliler Şeyhi. Kendi dilini kurma zorluğunun üstesinden gelebilmiş, alçakgönüllü hemhal öylesine dedi İhtiyar Bilge. Görünenın ardını gözümüze sokmadan söylüyor aşk, içindeki ateşe dedi Hırkasız Derviş.
O zaman biz...
Nefesimizi tutmuş ve elbette keyifle sürükleniyoruz gecenin çobanlarının peşinden. Kendimi bildim bileli efkarımı yakalar ve bırakmaz zaten beni aşk da, aslımdan haber veren yok bana. Her aşamasında gittikçe harap olur biriciğimiz, olanı aşka şikayet edesim var. Başında saadet barındırıyor mutluluklar yolculuk kederim an'da bir saniye,bir tadı varsa da, aslımdan haber veren yok bana. Yaşanılan ateşte duygulandım, bugüne dek böylesine içtenini söyleyip dinlemek, yaşamadığım azdan az mı bulunur dersem yalan mı söylemiş olurum, seven herkes bilir ki, aslımdan haber veren yok bana. Sensin sandım şahımı, pirimi seni andım ihtiyar bilgeyle, aklı kıt adamla tanıştım, titredim özlemine seyyahla, miskinle tanıştım, aslımdan haber veren yok bana. Hele hele pek sevdiğimiz vefayla tanıştığımızda, deliler şeyhi, sufi, zahidle sohbet ettim. İster hızlı, ister yavaş ne de güzel yerdik doya doya, dem dem nice kerre boşaldıkça ah keşke yine de buruk içim, aslımdan haber veren yok bana. Ye hadi ye, aklında duracağına maşukumun olsun diyen sofrada, hele hele pek sevdiğimiz tadı da varsa, onun bitmesine üzülmez miyiz? Bir gece gider, başka bir gece gelirsin biliyorum elbette, o nedenle, aslımdan haber veren yok bana. Hayırlar fethetolsun, şerler def olsun diye kapağını kapattığımızda azıcık üzulsek de biliriz ki, sabahın seherinde keşfedeceğimiz bu sevgi(li) den, aslımdan haber veren yok bana
Siz yokken sevginiz neler yapar? ...
Aşkta konumunu merak edenler, kendini tanımayanlardır. Biz, hz insanın, insan olma kerametinin cümlesindeki sevgi(li) ye talibiz. İnsanların ruhlarına feyz verenler gönüllerden çıkmıyorlar. Gecenin çobanlarını baştan çıkaran aşkın mim sırları, şems vaktinın hattatlarının gönlünde. Mim sessizliğine büründükçe gece. Vav gibi durup susar huu'lar gönüllerden boşaldıkça gönüllere lal olur tenler, uçar sarhoş olur maşuklar. Hay'rın biriktirilmesi için dua et ahiretine. Oldukça medeni asla taviz vermeyen karakterler olanları duyan yoktur herhalde. Hepsinin de huyu suyu ayrı insancıkların buluşacağı yer aynı değil mi? Artık ilişki yönetimi ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. Zira bu ilişki yeri geldiğinde çözülmesi gereken bulmacalarla dolu. Mevzubahis kendinizle olan ilişkinizse, karmaşık duyacağınız hikayelerle doludur. Ya da açık ilişki seçeneklerini akla getirecek kadar çetrefilli bir şeyle karşı karşıyasınızdır dünyaperestlerle. Kayıp ben, köle ruhlu insanlarla ve hatta kendinle nasıl bağ kurduğunuz ve bu bağın bizi nerelere götüreceği üzerine bir anlatı olmakla kalmıyor hikayen. Dünya kavgasının içinde olanlar engin bir gönüle teslim olmazlar. İlişkilerin doğasına, sevgi anlayışımıza, bağ kurma/kuramama hallerimize de ince ince dokunarak, bizi okuyanlar bir yandan gülümsetirken bir yandan da hüznün dehlizlerinde gezdiriyor. Geçici yaşanan dünyada, gizli bir hayatı mı vardı? Aşkın!
Ben nerdeyim? ...
Kim bilir besmeleyle seni sevdiğimi, gönüle takılı kalan anılar hu u u'larla B'de bekler seni. Kur'anı kendine göre ikiye bölenlerin bayraklaştırdığı ayetlerle, özünden ayrılanlar bir kuşatmadalar yabancı yanlarına. Duyulmamış dualar renk dolu sesi kulaklarımızdaki pası siler. İç içe yaşayanlar özgürce cümle kurarlar. Buluşmaya söz verilir şems vakti, kurduğumuz münasebet yalnızlığın panzehiriyse. Dağarcığında yer edenlerle aç kalmazsın aşka. Her anın da yeni bir şey öğreniyorum kulluk için, anımsıyor insan olma hissini. Besmeleyle hep koruyucudur, gözü üzerindedir merhamet ve şefkatiyle engin gönüller. Ters tecelli eden rahmetlere bak ve belli etmesede suretperestler, gecelerine güneşleri tanıklık etmez. Vesile olur elhamdurillah, yeni yerler, insanlar, makamlar, yolculuklar aşkın renkliliğidir az buçuk. Vapurda simit attığın başınızda uçuşan martı size yol gösteriyorsa. Hırsından arınmayan insanoğlunu sorgular estağfirullah. Ama ne çare emir büyük yerden, çirkin yüzlerin maskelerini düşürmek için salavatlarda ateşten bir gömlek vardır. Aşk onu da sarmalar farklı tarzda. Onlar bizim gibi değildi, daha iyi anladım günde bir öğün yiyip, hz.ömer gibi hançer sırtına saplandığında elhamdurillah diyenleri okumalısınız. Hamd hayatı anlatan o resim sonsuz bir boşluk, ön planda aşk sofrasını çizenlerde. Çok özel tanıklığın tamamını merak edenler gecenin çobanları arkadaşım oldu. Allahın övdüğü hayatı istiyorsan aşıksın ey yar!
Sevgi şakaya gelmez...
Rabbine karşı geleni okuda, kendini h/içe indirge buyurdu Şahım. Onlar da sizin gibidir ve siz de onlar gibi olabilirsiniz dedi Pirim. Sen sen oldukça pek uçucudur dünya dedi Mirım. S/öz burada bitmez okursan engin gönlünle, bizde de benzerleri çok görülen, sizın beklediğiniz dedi Meczup. Nasıl hissetmek gerekir, kalbi, hissi, zevk-i selimsen sevişmenin nasıl olması gerektiğini mumun yanışını insanla kıyaslayınca görürsün dedi Hırkasız Derviş. Düpedüz sıradan görünüyor gülün rengi, tabu olan tomurcuğu idiyse, sevgiye sessiz kalan insanlar arasında dem dem aşka adeta gönüllü bir boyun eğiştir dedi Zahit. Modelleyenler gibi yapmıyorsan kabahatlisin, önerileri de var ilişkileriyle, denemek zorundasınız dedi Seyyah. Olmanız da olası, şimdikinden başka bir kimlik kazanmanız da dedi Deliler Şeyhi. Biz o zamanlarda b/aşka şeylerle uğraşıyorduk ama neden sonra bizde dünyaperest furyasında kendimizi geliştirmek için bilmediklerimizi öğrenme fırsatı bulduk dedi Garip Çoban. Yaşadığın toplum içindeki konumun ile mi, girdiğin gönüllemi kaygıların hafifler dedi İhtiyar Bilge. Her zaman var sevgili, okuyarak kendini nasıl konuşacağınızı da öğrenebilirsiniz şems vakti gecenin çobanlarından dedi Aklı Kıt Adam. Bu konu ciddi, yeter ki isteyin. Elinizde olmayan bir şeyi ne seçme kaygısı vardır ne de kaybetme kaygısı. O anı yerine getir, asıl kaygı nedeni sahip olduklarınıza samimiyettir dedi Aşk.
Aşkın en güzel mevsimi...
Bugün bu dünyada kendi seçimimızi yapıyoruz buyurdu Şahım. Çünkü o, kendisiyle eşdeğer olanla kendi yerini bulmuştur aşk dedi Pirim. Nedir bu kadar popüler olan, çoğunluk tarafından tercih edilen, ilgi gösterilen veya sevilen ama yaşanmayan aşka dedi Mirim. Elbette burada sözü edilen çoğunluğun olmaması değil, bahse konu olgu aşka tanınırlık durumu önemlidir dedi Meczup. Doğal olarak da en temel gösterge, olanın yer alması sevgide ve aynı zamanda yaşantıda görünür olmasıdır vefayla dedi Hırkasız Derviş. Tercih edilmiş olanda bulunan yitik sesindir. Suretperest cehaletle yaşayanda değil, hüznün tarihini yazan kalemindir aşk dedi Garip Çoban. Elbette nil nehri mürekkep, ağrı dağı kalemi, engin denizler kağıt olsada, uzun bir geçmişi sahip olan aşkı yazamazsın dedi Seyyah. Çünkü bizsiziz, bununla nöbeti devralarız şems vakti avuçlarımıza savrulan yıldızlardan aldığımız, bir yeni'den söz ettiğimiz aşk dedi Zahid. O gecelerde popüler değil klasiktir. Etkileyen, parlayıp sönen, belki yeniden canlananlarda öne çıkan aşk dedi Aklı Kıt Adam. Zatına derin,soyut ve özel ilgi alanı olandır aşk dedi Miskin. Duygusal hoşnutluğa hitap eden hoş bir şey olmalıdır sayısız kendinı gösterendir aşk dedi Deliler Şeyhi. Hoş ve hoşnut edici şeyler etkileyebilir ruhu, insanlar arasındaki mi yoksa sevgilideki yeriniz mi? Gerçekten sırdaş iz bırakanlar, çok şey bilenler mi aşkla dedi İhtiyar Bilge
El âlem ne der, evvel zaman içinde...
Kabullenme başlıyor aşklananlarda, tüm hayatının değişmesinin bir öyküsü, bu aşk. Ve gerçek hayatla eğitilmiş, dünyaperestlerden özenle korunmuş ve bir gün hiç beklemediği anda karşılaşılan engin bir gönüllü, bu aşk. Başta durumu inkar etmeye çalışsa da sevgisi onu ele geçirir ve günbegün kendisini daha da soyutladıkça kendinden, sonunda yaşadığı benin köşküne sığamaz ve atar kendini seninim diyen, bu aşk. Ve asıl acılardan, sevgiyle yeniden şekillendikçe, her köşeden isyan sesleri yükseldikçe, gönülü teslimiyetle iç sesini bastıranlar, bu aşk. Buraya kadar karşı karşıya olduğunuzu düşünün, devamında ise şaşırtıcı bir armağan, bu aşk. Çok da işlenmemiş yanında hayranlığın yönleri, biraz utangaç, biraz içine kapanık ama konu aşk olduğunda, şems vakti bambaşka bir hale ve birkaç kez güce bürünen ve kendine yenik düştüğün o an, bu aşk. Artık asla ulaşamayacağın ancak tüm varlığında var olanı sevgiyle seven yanının gölgesinde filizlenen, bu aşk. Sevgiyi yücelten, ölümü çok anan ve en önemlisi gönüle sultan olan teslimiyette, bir damla gözyaşından daha değerli hissedilen, bu aşk. Yaşadığı ilk düş kırıklığından parçalanan ve gerçek hayatın içinde kendinde yeniden doğuyor ve bir yetimin ağlayışıyla hayatı durduran, bu aşk. Aşık olduklarına duyguları cesaretsiz kalan bir gelecekte tuhaflık sezdim. Bir tutam sevgi bulabilmek için bıraktım bir aşka daveti.
Sorgulamak zordur? ...
Duygulu ve akıllı bir yolcudur, saygı duyulur ve en çok da aşık olunur ilk kez aşık olabilen, aşkın ötesinde. Fiyatı da hiç ucuz değil, kimin kim olduğunu kapı kapı dolaşıp ilham kaynağından biri olduğunu anlatıyor. Belki onlar da kendi geçmişlerine merak sararlar diye mi sararır yapraklar. Dönüp dönüp baktığımda unutulmazlar arasında olacağından eminim, hiç aklımda çıkmayanda. Soyağacına bakmadan ilerlemek pek kolay değil. İsimler o kadar çok ve yabancı ki, okumaya her ara verdiğimde bir kaç makam geriye dönüp ne olup bittiğine bir daha bakmam gerekiyor. Her fırsatta sorular sordum, notlar aldım sevgiliyi merak etmeye ve sevmeye başladım. Yol ve yolcu her halikülarda bir şey saklar. Yolcuların bir izi yoksa, onlardan öğrenilecek bir şey yoktur. Herkes yapabilir dünya durağından kabir kapısına kadar, neye yarar? Ete kemiğe bürünmüş olan herkesin varacağı yerde işaretler başlar yolcular için. Durmak yoktur toprağına kavuştukça yoktan ver edenin demleriyle yönünü arar. Yolda kalanın çaresizliği, onu bir yerlere getirip, kendi içine doğru yürüyenler ardında bahar meltemleri bırakır. Ardında pişmanlıklar bırakmadan yolunu açanlar, her demle perde açan engin gönüllüler bizi bu kadar aminlerle severler hala. Yola bakıp yolcuyu bilmeden kiminle yolculuk yaparsın. Aslında, nedeni çok belli, bize dayatmadan gelmez yola gidenler. Bizi gönlümüzden tutan, O insanla bir tanışsak olmaz mı?
Aşk dolu bir hüzün..
Efendimiz, bize ne haller oldu! Aşk'ta gizlenen aşkın sırları ne? Aşk doluyor içine, düşünmediklerini düşündürenler sizinleyse hep hayatının sabahına uyanırsın, ruhun duymaz bekleyenini. Cümlesini kurar gönül, şimdi sana nedenini anlatacağım der sevgi. Bu anlatılan, ya sen, ya ben, ya biz öncesi ya sonrası, ya tam aşk'ın ortasıdır. Duygular her anıyla, her biçimde anlatılabilir yoksa bizi niye bu kadar büyülesin ki yoksa. İşlenen ilk günah gibidir hep hatırlanır karşınıza çıkan o vakitten beri sizinse. Büyük çeşitlilik gösterir özlemler, istekler, arzular ve teslimiyet. Birbirinin devamı olur iç içe geçtikçe her şey sevme kabiliyetini geliştirir. Anlatmasını beklemeye başlıyoruz, şimdi burada başlar meşhur cümlesini kuranlarda sevgili. Yaşarken unutulmuş bir benle karşı karşıyayız. Kıvamında aşk küçük küçük parçalarını birleştirdikçe sana kadar ulaşıyor kendi başına bir sevgi. Acaba bu kez kimden bahsediyor, düşündürüp duruyor cümlen. Evveli var, gizemli bir hayrandan gelen zarftan gönlüne neler çıkıyor? İçinde büyüdükçe gizli bilmecen, sırrı çözülmeye başlıyor sırayla tanıştığın beninle. Pek çok küçük mısra var dokunduklarında, hakim olan mutlak beklenen ve istenense. Ne yapmak istediğini anlatıyor ihtiyaç duydukların. Bir noktandan sonra sayısız çoğalan hak ettiği değeri buldu, teslimiyetinde. Öyle veya böyle en baştan söylediğin gibi, burada bir dolu aşk.
Kendinden kaçarken insan'a tutulmak....
Gecenin armağanları bizi sarabilir, o güzel başını göğsüme yasladığında senden uzaklarda c/anımın ta içindesindir. Birikmiş çözümsüzlükleri bir gözle görmeyi arzulayanlar için sevgi el altında değildir. Ve zaman zaman açıp gönül bağlarını, karışmak isteyecekleri toprağını ararlar. Tomurcuk bir gül gibi şaşırtıcı hazlar yeni özelliklerle tanıştırır. İlham verici kalıcı gücüne aşkın nasıl ve neden geldik. Aşık olmak istiyorum dillerde efsane olan aşka. Büyürken kendi olamamış ve kendi istediklerini değil, modelleyen büyük bedenlerin isteklerini yerine getirmiş darmaduman olmuş ne çok düşler kuran var. Ve mutlu olduğu anda unuttuğu kendini orada hissedenler, ansızın gerçek aşkla tanışıyor. Tabu haline gelmiş aşına oldukların kimlik arayışındaki yolculuğunu yalanlıyor. En korku dolu rüyalarınla yüzleştiren, yüreğinde derin bıçak kesikleri oluşturan o gün olmasaydı, belki de ömür boyu iyileşemeyen çok gönül var. Takıldı kaldı engin bir gönülde gönlün, nereden bilecektin ve arkasından da en ilahi sevgiye götüreceğini. Sadece mutlu anları değil, sineni açıp canına can katan sevinçle, hayata direnmenin tutkuya yenik düştüğün anlarını da anlatıyor o acabalar. Gerçek kimliğini, şems vaktinin tüm renkleriniyle geri kazananlar, aşık olduktan sonra dualarla ve gecelerinde yaşamaya başlıyor. Nedendir bilinmez çaldığın kapı açıldıysa,her şeyin çok olacağı bir aşktır. y.ed
Engin DemirciKayıt Tarihi : 24.8.2014 17:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde, dikenin itibari gül sayesinde. Hz. Pir Mevlana k.s.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!