Tamam da nesin? ......
Z/or'dasın hala dünyayı ve insanı sevmek zorunda olduğumuz, birlikte yaşamayı öğrenmek arasında gidip gelmekten, ikna etmek zorumuz ile kesişir. Boğuştuklarımızdan uzanan uzun soluklu huzura ermesine vesile olacaklarımıza neden ihtiyaç duyuyoruz. Garibanlara merhamet yok, müslüman düşmanca simgeselleştikçe. Affed/e-(il) meyenler neden kopyalanmış duygularla duygusuz duyarsız. Gamlı değil ve heyecanlı modern labirentlere hapsedilmiş insanlar arasında bu aşkın kaderini belirleyen ne çok kendi kendine yeten saplantısız fakirimiz var. İnsanın gölgelerini gölgeleyenler kimin çıkarına? İnsan nasıl yazılır? Hayatın anlayışını ve anlamını nasıl tartışır. Ve bir çocuğun dinmez istekleri gibi sürekli artan tüketimlerin adı olmuş sevgi. Unutursun hep unutursun cümlelerin seçtikleri arasında kendini. Aynı yatakta, sokakta, yada her yerde beklediklerınin sahibi olmanın kehaneti yalnızlıkmı? Beni susturabilecek tek şey ruhumun inceliğinden yansıyanlar. Bambaşka bir gözle bakmana vesile olanlar çok katlı gökdelenler değil, sadece tek katlı bir gecekondu samimiyetim. Oysa insan denen canlı, doğayı unutmakla yaratanına yaptığı yanlışın farkına varmadan hala aşksız ve sevgisizliğin sebeplerini aramakta. İçli dışlı olamadığımız tek kaynak hala dua. Ama daha pek çok kaynak da aynı yerden çıkıyor. Şimdi parasız da olsa, paranın felaketleri içinde yaşıyoruz, insan olanlar bilir.
Mütemmim cüz...
Şimdi ki gibi bir hayat yoktu o zamanlar aşkı kitaplardan değil, Allah erlerinin ağzından alırdı maşuklar buyurdu Şahım. Bizleri bizlerden mahrum eden ne çok hasta yanımız var dedi Pirim. Sevme sanatı öğrenilmeden kendi kendine yardım edemez insan dedi Mirim. İman nişanları, şeref şiarları, imanını besleyen ibadetleriyle huzur adabını öğreten engin gönüllüler sıradan insanlar rabbi nazarında dedi Meczup. Namazı olmayanın neyi vardır, uzlettende, hüsnüzandanda payınızı alın dedi Garip Çoban. Neyin parçasında şekiller içinde hikmetli yanın, selamete ermen için dedi İhtiyar Bilge. Gördüğün hiçbir şeyin gülüryüzü kalmaz, uyarılman için kabirlere, hastalara, fakirlere bakta yaptığın hataları gör dedi Zahid. Büyük çaba harcamalısın düzen ve titizlikle, sadık vefalı olmalı bozulmadan değişip gelişmen kendin için dedi Miskin. Şehadete erenler orayı boş bırakıyor sınır yok aşka ermek için farketmelisin dedi Hırkasız Derviş. Gidenin ve kalanın ayrıcalığı fütüvvetle ölçülür dedi Fakir. Halden halleri anlayanlar gönüllerde gönül olanlar adım başı hatırlatır kendini dedi Aklı Kıt Adam. Sıradanlığa esir olma, kendi duaların, duyguların, sözlerin olsun, gece yalnızlığında dosta ihtiyacın ona götürür son sözün dedi Deliler Şeyhi. Umudu besleyen ısrarla hayır duaları ortak dilimiz, hasretine kavuştursun gözyaşına vesile olan aşkın şifreleri olsun dualarınız dedi Seyyah.
Önem sırası...
Rüyamda gördüğüm bir kelime vefa, anlamını bilmiyorum. Okunuşu hoşuma gidiyor gönül toprafıma düştüğünden bu yana bilinmeyen yolculuklara çıkıyorum. Söylemesi imkansız olan duadan özge ne olabilir. Düşelim yollarına istemenin, sizi yansıtan. Hiçbir heyecanı kalmayan duygular umudun peşinde. Ama içindeki çocuğu keşfettiği veya yeni bir insan. Ölümsüz sevgideki farkın farkına varmak için aşkı kelime olsa da keşfetmeyi seviyorum. İnsanı tanımak zorlaştı evet çünkü çok fazla rekabet var. Hiçbir zaman olmadığı kadar heyecan verici sevgi. Her şey değişti diyebilirim, çok özel bir atmosfer var. Herkesin rüyasını biraz tatmaya hakkı var ama samimiyet sağlamak epey zorlaştı. İnsanları tanıdıktan sonra, en çok nereleri ziyaret etmeyi seviyorsunuz? Biz cuma günü için çok heyecanlıyız, ya siz? Nefes kesici, şaşırtıcı, heyecan verici, içinizi ısıtan sokaklarınızdaki duygularınızı harmanlayan dualar sıcakkanl. Sevgiyi seven herkesi heyecanlandıran aşkta, gecenin çobanlarının hatırı sayılır. Düşlüyorsanız kıvılcımı aşkın ateşiyle yanmak icin iyi fırsatınız var şems vaktini ateşleyen bir şey var. Ama aynı zamanda kolay saklanamayacak özlemlerin ötesinde ele alıyor engin gönülleri. Kabullenmekte kolay değil suretperest ilişkıleri, gönlü umman olanlar özenti duymazlar. Sorun ne ki o halde diye sorabilirsiniz. Dilim söyler özüm inler ne gerek var el diline iki adım ötedesin.
Canlar yakan c/anlar...
Sevgiyi güçlü kılan nedir? Batı modeliyle örtünenler dünyanın her yerinde insanlara hem kötümserlik aşıladı hem de gerçek bır sevgisiz ilışkilerle çöküntü yarattı. Topyekün bir aldatılmışlık duygusundan sıyrılamıyoruz. Biz aldatılmaya alışkın bir toplumun bireyleriyiz ama dem dem kahırla eğitilen kalpleri olan bireyleriyiz de biziz. Rüyası çöküyor manasına dil uzatanların kendi yalanlarının rüyasını görmeye zorlayanların. Çirkin sesler çıkarak gıdırtıyor kelimeler, pabuçlarını ters giydirenlerin ilişkileri cümlesiz. İlahi bir duygu gibi üflenmiş yalnızlık kalplere. Hiç merak edilmesin dert etmek yerine, kendilerini yönetemeyenlerin durumlarında neler değişmiş, onu merak edelim. Uzağa değil gecekondu mahallelerinin çamurlu sokaklarında, sevgisizliğin ne kadar kötü olduğunu anlatmayı denesen yüreğine. Ve her şeyi bildiklerini sanıp beton modellerde inşa etseler ama yoksulluğu anlamazlar. Sonra bir cimdik daha atalım kendimize, ne mi bu? İnsan denen çılgın projelerle dolu zavallıların yaptığı iyi anlaşılıyor ki, doğayla ilişkisi kesilen insanın rabbine sevgisi olur mu, hayat alanlarını da kaybeder. Delirmeye yüz tutmuş insan tuhaf duygular veriyor. Ne idüğü belirsiz bir dünya da sevgi kalır mı? Gene gecelerde öğrendim ki, rabıtasız ve kaza'ya rıza göstermeden olmuyor. Demek böyle yaşamaya koşullu bir dünyanın mutlu olması beklenecek. İki buçuk santim toprağın oluşması için gereken süre bin yılmış. Kendi yanıtınız put!
Aşka tabi olun...
İnsanlar sorun kaynaklarını nasıl tanımlar, aileiçi şiddet gibi nasıl bir genelleme? Kim tanımlıyor aile'yi şiddet merkezi olarak. Aynı sözü değişik biçimlerde söyleyenler neyi susturuyor. Ailesiz akıl tutulmasında olanların düşünce yapısını, samimiyetlerini test etmek gerekir. Kimin işine yarar, mazeretin seni yönetenler olması. Senden ne istiyorsun, farkında olamadıklarınla, yabancı ve yabancılaştırılmışlar arasında anlaşılmakta zorlanıyor insan. Niyetleri konuşmaları b/aşka olanlar, kullanılan kitle olmuyorlar mı? Anlıyor muyduk peki? Sevgiyi! Her zaman çok önemliydi, tepeden tırnağa çözümlemeye çalıştığımız yalnızlık mı? Kimse uzak duramıyor modellerden, çoğu duygu sorunlarının yolu da oradan geçiyor. O anı tek kaynak yapan gecenin çobanları, pek çok kaynak da aynı yerden çıkıyor gibi. Yırtıp geçemiyor insan hüsranı. Daha doğrusu yalnızca düşündük, yoksa yaşamadık bize gülen yanlarımızı. Okurken gece insan hallerini heyecanla okuduğumu da söylemeliyim. Gözümün önünden geçiyor, bugün o yıllardan çok farklı. Olanlar bilir, yatıp kalktığınız ve hepimiz birdenbire birer küçük suretperest dünyaya sahip olmasıyla, gene öğrenemedik gibi sözler ederken. Sevginin kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum elbette, dönüşümlerde olanlarda düpedüz önemli kayıplar, çöküşler ve yenilgiler rastgele ilişkiler kurduruyor. Bırakmadan okuyacağınız çok parçalı ınsan yağmıyor sevgiyle.
Aşk nasıl yazılır? ..
Bunlarda mı insan? Fosil kadar iz bırakamadan ölümün bir parçası olurlar buyurdu Şahım. Hakikaten, ne olacak bizim halimiz, neredesin aşk dünyaya niyetim bozuk sessiz, sözsüz, dilsiz halimle gözümden düştü dedi Pirim. Herkesin anlatmak istediği türden olmayan, çiçeklerde renk ya da koku olan kadar samimi olana karışmalı dedi Mirim. Gerçekten de yalnızlık anılar ve sevgisizlik kadar önemli bir yer tutuyor. Gündelik hayatın içinden akan, o hayatı kesen, dağıtan, kanatan uğursuz suretperest ilişkilerle dedi Meczup. O kadar fazladır ki sararmış sayfalarda kalan gülümseyen fotoğraflar dedi İhtiyar Bilge. Tek harfine dokunulmadan sevgilinin diliyle şems vakti gelenler aşk parçacıkları dedi Zahid. Aşkı bir gün zikretmeyeni aşk kırkgün teheccüd vaktinde hatırlamaz dedi Garip Çoban. Senin hakkını korumak için tanımlananlar, duygularının bozulması senin dinin haline geliyor dedi Miskin. Ben doğrusunu biliyorum diye konuşma sen arzın halifesisin dedi Aklı Kıt Adam. Eskimez yenilıkte olan bir dini güzel yaşa, tedirginlik veren sessizlik şaşkınlıkta senin için feryat ediyor dedi Hırkasız Derviş. Gönül gıdası insana karışırsa menzilın karanlık yüzünde, ben senin hayranınım diyen bir engin gönülde gül ol dedi Seyyah. Merdiven isteyene her şey yolundayken ruh olun, eski hallerin içinden bakıyor, ayna sana gelmiyor sen hep aynaya gidiyorsun, tek dolaplı bir mutfağı olan yerde, sevgili seni bekliyor aşkla
Karganın gör dediğinin bir anlamı var mı? ...
Kendisini tartışıyor iç dilden süzülen duygular, mekik dokuyor cemalinde didik didik lezzet duraklarında gonca güller açarken sen gülşeninde buluşman. Ve ben şunu merak ediyorum dediğin anda, hiç kolay değil sen yoksan. Oradan oraya taşınmalar cehennem gibi bir dünya sunuyor. Çocuk sayılmaz aslında resmine baktıkların, yegane sığınağı annelik,babalık,kardeşlik, arkadaşlık yapmış olanlar. El aman, oysa hıkayelere mutlu bir son ekleyen gözyaşları neyden vazgeçmiyor. Ama bir gün işte,gülbahçesinde şeye dönüşür gönül. Bir gün bir şeyle, zamandan ve mekandan kaçalım. Peki ama, kim kurtacak onları? Abdul kadir geylani gibi su dolu kaba gül koyacak aşkın var mı? Bir nazar kurtarıcı hiç beklenmedik bir anda ve kılıkta çıkar aşık olanlar, maşukların karşısına. Ne yazık ki kurtarıcının kendisi de kurtarılmayı bekler şems vakti. Kokular kokulara karıştığından yaralanmıştır bir halde bülbül. Seherde uyananlar tevhidle bülbülün yaralarını tedaviyi etmeye çalışır. Art arda gelişen hakikatler hayret makamına erenlerde, huu'lar dem dem aminlere karıştıkça baş döndürücü işte tam o anda. Yüreklerin sağır olduğu acımasız dünyadan sağ çıkmak için karamsar değil gerçekçi olmalı. Amacımız sevgi(li) ye tutunmak, rahatsız etmek, farkındalık yaratmak dosta ulaşmak hakkını da teslim etmek hakka karşı hakkaniyetli olmak. S/on'da karar kılmak, yoğun ve yakıcı duyguları paylaşmak.
İnsanlık faciası...
Ömrümüzün hamalı olan cümlelere karşı çelişiktir insan buyurdu Şahım. Hali unutulur değil yılgın kelimelerin, müsaade etse çelişiktir visali dedi Pirim. Duymayacaksın galiba hiç can u gönülden nasuhi tövbesi dedi Mirim. Ve umuttan geri düşmemiştir, bir eyvallah kaç anlama bürünür dedi Meczup. Ne var ki, demesi anlamlıdır sürgün yüreğinle kendi gerçeklerinden hala korkuyormusun dedi Zahid. Oysa nezaketi, saygısını hiç eksiltmediği muhatabına hangi sıfatlarla hitap etmez ki sevgili dedi İhtiyar Bilge. Şiire gelen sevgili hep eşsiz bir hasrettir, sığınacak bir dost nereye kadar dokunur engin yüreklere dedi Seyyah. Gecenin notları ise yol gösterici, ucu ona dokunursa aşkı kabul etmek olacaktır dedi Aklı Kıt Adam. Laf lafı açıyor şems vakti gecenin çobanları ve bu kadar ölümsüzlük herkese yetmeli, bundan sonra neler yazacağımı merak ettiriyor kutsal olanlar dedi Miskin. Dağınık, çekici ve karanlık olana ilk adımda ben de bilmiyorum engin rahmetin kapısı açılırsa dedi Deliler Şeyhi. Kim olacak bilmiyordum, hala da bilmiyorum bire bir kim olduğumu soruyorum kendi gibi o çekici karanlığa sürükleyen iç içe geçmiş dualar medet umar dedi Abid. Semazeni muhabbetlerde edebi haz kendini hissettiriyor, o gölgeler gerçekten bir insan mı ondan bile emin değilim dedi Sufi. Ve dersimizin konusu ölüm, ya da ona benzeyen şeyleri hissettirir hayreddin tokadi hzleri dedi Garip Çoban. O yüzden hiç birşey yok olmaz dedi Aşk.
Görmek tuhaf...
Deneye deneye, kabirleri geze geze ve gördük, duyduk, konuştuklarımı yaza yaza olmazsa olmazları kurcalayak, her canlıda kendimi defnedip olamayışımın pişmanlığıyla anlattıklarım ve anlatamadıklarımla sürekli değişende kendimi öldürüp, diriltmiş dualar ve yine öldürülen benime çekilen setler karanlık, çekici ve kışkırtıcı olan ile sonra görüşeceğiz nasılsa. Söylenecek sözler en önemli şey, eğilmeden bükülmeden. Oyun oynar gibi ölenlerin pişmanlığı. Aşk ve arkadaşlığın yoksul soylulara ait olduğunu görenler şanslıydı. Geceleri dolduran gecenin çobanlarının sohbetleri en büyük hayran kaldıklarım. Boş sayfalarımı dolduruyor, hafızanın karanlık kuyusundan çıkmam için gönül mektuplarımı yaktırıyordu. Kalan bir kısım mektup varlığını korusada, kendisine minnettar olduğum tek şey sevgiydi. Neye ithafen kaleme alınsada, içinden sevgiliyi haklı çıkaran akşam okumalarım, dinlediklerimin, gördüklerimin ve sezdiklerimın ürünüydü yazdıklarım. Bu yüreğin coşkusu, masumiyetini yansıtan evrensel ahenkler gelecekte yazılacaklara dair bir fikir veriyor. Önce kabul edip tattığım, sonra reddettiklerimin yaşattığı duyguları görmek tuhaf suretperestlerde. Yaşımdan ve yaşadıklarımdan beklenmeyecek bir olgunlukta konuşturuyor engin yüreğimle karşılaşmalarım. Ne var ki, meziyetlerim de sahip olduğum yetkinliklerin azami bir kısmını oluşturuyor, hep olduğun gibısin desede aşk.
Bir yâd-ı cemil...
Öğrenmeye devam ediyoruz gönül dostlarıyla, cümleler kurmayı öğretiyor gecenin çobanları buyurdu Şahım. İlişkilerinle sınırlarını belirle özümsemiş ol bu yolda henüz aşılamamış duygularını dedi Pirim. Ne istediğini bilmeli insan, derin ve örtük aşk inceliklerini bugün de koruyor dedi Mirim. İlk gizli itirazın kendince denıyor sevmeyi, seninle buluştuysan şaşırtıcı aşık oluyorsun dedi Meczup. Büyük emeğine duygusal sağırlık sunma, elbette gölge düşer ruhuna şems vakti dedi İhtiyar Bilge. Empati yap engin bir gönülle buluşabilmen için tarzdan tarza, doğruysan yorulmak bilmez sevgi dili dedi Zahid. Ne var ki, yansıtılan, düşlenmiş, öyle olması istenmiş se sevgili hayatıdır yanı başında dedi Miskin. İlk kez andığınla iç içe okunsa çok şaşırtıcı bir görünüm ortaya çıkar dedi Fakir. Yaşananlar neredeyse aynı benzeştir duyuştur ortaklaşalık yoktur bizde dedi Garip Çoban. Dokunulmazlığında bütün hataları yakanlar hayatı ikinci planda bırakmıştır dedi Hırkasız Derviş. Fakat ikisı de bizim için, yüz yüze geldiğinde biraz şaşkın, ürkek halden hale gelmen dedi Deliler Şeyhi. Şimdi göz kamaştırıcı gece, geçmişin bu görmezden gelişini noktalıyorsan, ölü toprağı serilir suretperestlere dedi Seyyah. Şimdiyse o eskı, bölük pörçük hazırlanmıştan ayırmıyorsun yalnızlığı dedi Aklı Kıt Adam. Çok önemli okuyanı büyüler teheccüd vakti, öteye gidilemez dediğim aşkla.
Gece seferleri...
Uyumsuzluk suretlere indirgenmiş, olacakları sırlanmış sırlara bakarak ararım zerreler arasında sadakati. Dünyaya gelmekle gitmenin ne farkı var. Pahalı kumaşlara giydirilmış, parfüm kokulu suretlere sığdırılmış bahtsızlık anlayışındamısın? Paranın satın alabileceği her türlü zarif eğlence onları etkiler görünmüyor. Hz. İnsanın soyluları, yaşadıkları maddi sıkıntıları bir an olsun dışarıya yansıtmaya tenezzül dahi etmeyen sırlanmış yoksullar. Kendilerinden alt tabakalara çenelerini kaldırıp gözlerinı düşürerek bakanlar dünyalık zengin olabilirler, hakikat şehrinin sahibi fakirdir. Dillerde söylenen kuru laflarla değil, engin yüreğindeki vuslat perdesini açıp donatıp güzelleştirecek her erdem, zihnimin içindeki şems vaktinde. Burası, her güzel meziyetin ve her asil duygu, dua, sevgilinin buluşma yeridir. O duyarlılık hali bilhassa kendi dertlerine karşı muazzam bir şekilde hassasiyet göstermemekle vaslına eriyor. Sahip olduğum hataları sorguluyor ama yargılamıyor, eleştiriyor ama öğüt vermiyorum. Karşı duruşu sevgili olan dua, asi bir tavır olarak tezahür etmiyor. Mümin ve münafıkın zor fark edilmesi, insanın eğilimlerle arasına koyduğu mesafeden anlaşılıyor. Aşık ruhunun katmanları arasında gezen gecenin çobanları ilk basamaklarından biri kendine ulaşmanda. Vakit geçırmeden iç içe geçen yürekler arzuladıklarına sahipler, akla gelen her şey çok güzel olacak.
Her şey ve hiçbir şeyin tarifsiz mutluluğu ya da aşkın öyküsü...
Ve insan oluşundaki doğanda saklı gizde olan nefesin gücü neye işaret ediyor. Hayatının psikolojik yükünü azaltman için olumlu düşün. O kadar gereksiz olan şey var ki, gerekli olan zıttından uyumu bulmalısın. Konularımız aynı hayatta sorunlarımız ayrı, kendimizı tanıyıp tatlıya bağlamalı duyguları. Şaşırtmalısın gurur ve kibirini sorunların bitmiyorsa. Kendini temizleyerek fıtratına ulaşabilmelisin. Hiç birşey göründüğü gibi değildir. Doğru davranmalısın kendine, muzdarip kalbin. Kişi mutlu olmak istemeden, yüzyıllardır böyle sürüp gider. Bütününü taşımak duyguların ateşböceklerini uzaktan seyretmek gibidir. Oyalanıyoruz sadece olmuyoruz çocukluktan beri. Ne kadar naif, sadık ve vefalıdır sevgi. Ne dehşetengiz yansıyor suretperest ilişkilere sevgisizlik. Yan etkisi herkesçe biliniyor, nefesimizi kesiyorlar. Zaten düşünen yok, kendinden ve şehirlerinden kaçmayı. Bir rüzgara teslim olup, bir kıyı bulup geçmişle bugün arasından ufacık bir çatlaktan çıkıp koca nehir olup, akıp akıp yolunu araya bula uzaklara gidişiyle, oracıkta birikeşen bir pınar olabilen engin gönülsen. Devam edin bakalım, sonra gece yarılarında uykusu kaçıp uyanan yolunu arayan ruha duaların gezintisiyle nasıl s/onlaşacaksın fark etmeden. Hazırsanız kendinizi sevmeye, kabına sığmayan sevgi(li) siniz. En dibe inmelisin gece, hele arkasından bır daha gelse büyükse göze aldıkların aşkında nefesi kesilir. y.ed
Engin DemirciKayıt Tarihi : 16.8.2014 16:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde, dikenin itibari gül sayesinde. Hz. Pir Mevlana k.s.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!