Yelelerimi savura savura,
rüzgara meydan okurcasına;
alıp başımı gitmek istiyorum kısrakçasına!
Dört duvar arasına sıkışıp kalmış,
rüzgarı oturduğu sandalyeden düşünen olmak değil isteğim!
bizzat çıkıp dağa ormana,
İçten ve işteş sevgi avunmalarıyla
filiz filiz atmıştı,
damıtılan ışıklar..
zerrecik yoğuşmaları..
ve de tozlaşmalarıyla
-o en karınca kabukla,
Hala bu vakit
Tanrıça bana sesleniyor mu,
eskisi gibi?
Hiç değişmedi mi.:?
devinmedi mi statükoculara karşı!
Onun sesini hiç duymadım..
İnsanın kendinden başka
kıracak zinciri yoktur!
-ki geçsin arşları,
o endamlı nüfuzları
yavaş yavaş...
iliklerine değin..
Yol yol üstüne...
Virane kentlerin üzerine bir piske umut,
gecelere alay alay suskunluk!
Ağaçlara bardaktan boşanırcasına hayat,
rüyalara bir piske Şevkat tokadı..
Bulutlardan toprağa ''iki dirhem bir çekirdek'',
Dikdörtgen zeka sahamın iki ucuna konmuş,
irdelemiş
aşağı katmanlarını
zehir zemberek olağandışı
hacimlerin!
Karga gözlü,
Algı kapıları..
Hükümler!
beynimin metafizik hızına
gerdirilen ruhlar ...
kesilen şahdamarından fırlayan
bedenler!
Rüyaların mübadelesi aşamasında başlayan kargaşa inşaatı,
ve müteahhit Tanrısı;
iki oktavlık mutluluğu çok gören örtüsü
gerçeğe gerdirilen..
Ruhumun kıvranışlarını dile getirin,
dile getirin
Rahiplerin karamsar giysilerindeki gibi
delik deşik saklanmış tüm yaşanmışlıklarımız..
Her bir dikiş sonrasında yamadığımız diğer ikinci yarıları gibi
dünyamız,dünyalarımız..
Hep eksik,hep yarım;
hep de kahrolası bütüne ulaşılamamışlık!
Hızlı ve de ıslak hüznün
o sonemvari sesi..
Zaman kaybetmeden,
gökyüzü aydınlıkken;
yıldızlara bulaşmadan..
Susmadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!