Sevemediğim şeyler yok gibi
şunun şurasında
yanan ayrık kokusu
mısır tarlasında şafak vakti
doru atın er kişneyişi yeşil yaylalar üstüne
suya iniyor Hacı Salimler'in kısrakları
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Cemal SÜREYA
bir çocuk geçiyor terli kaldırımlardan sabah sabah
kül rengi ışık salvosunda kaybolmuş gözleri
Rüzgâr bazen uyanır da uykusundan
kapıma yaslanır yağmurla sırılsıklam
acelesi varmış gibi bir yerlere
saçak altında habire
dellenir durur deli divane...
Milletim bilir Paşa'ları
Yüzbaşıdır,binbaşıdır onlar
Yaralı dönerler yara almış cephelerden
Ve çıkar gelirler ümitlerin tükendiği yerlerden...
Makedonya dağlarında şahin
Çanakkale' de şehit olurlar
Göç olup
sen gidersen bu yerlerden
bulut çekilir penceremden
dul kalır evimde zaman
yılkı bir at kişner dereboyunda çaresiz
yağmur duasına durur yılgın sazlar vakitsiz...
Karakuz fıkır fıkır komitacı dolu...
Gece demez,gündüz demez
ayın ayazı,öğleyin karanlığı demez
dere tepe,çalı çırpı kaltaban kesilir
kesilir de kesilir
Karakuz ormanında keslir
Cemre vaktiyle iner de hep aynı bengi suya
kanı kaynar ağacın başı duman
heybetten alır nasibi dal budak çiçek civelek...
Cemre vaktiyle düşer de hep aynı has toprağa
azap biter, tohum çatlar
Suyunu içiyorum çeşmesinin
Adının yazılması unutulmuş nişan taşına
Olukların nakışını süslemiş gözlerinin nuru
Tan yeli sevdasına düşmüş bir hüzün yağmuru
Kuyusu kazılıyor Yusuf'un
Ve birazdan birazdan benliği nokta nokta
Nihayet korkularla çıkıldı yola
kızıla efkarlandı bütün
dişilin bakir utancı
gerdek gecelerinin düş tarlalarında
dilenip duruyordu bir şevval sancı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!