FUTBOL ŞİİRLERİ

FUTBOL ŞİİRLERİ

Hakan Kul

Ortam,ortam,ortam
Evet şu tartışma götürmez ki
Ortam başarıda ve mutlulukta oldukça önemli.
Fakat tek başına yeterli değil kesinlikle.

Kişi,bazı şeyleri başarabilmek için
Daha çok mutlu olabilmek için
..

Devamını Oku
Olgun Ekinci

……… Saat başı uyanırdın sobalı bir evin isli puslu ağırlığında ve üstü açıldı mı diye merak ederdin, futbol topuyla uyuyan küçücük delikanlını… Onunla uyur, onunla üşür, onunla ısınır, onunla kurardın bütün hayatını, düşünce ve geleceğe dair hayallerini geceden sabaha ve YAL’nız bir OVa’da…

……… Ezgi de ‘’sevgi kuşun kanadında der, ama hangi anne sevgiyi sadece kanadında taşır, sarıldığında elleri, yaslandığında göğsü, öptüğünde dudakları değil midir sevgi bir annenin? O hastalandığında parçalanan yüreğindedir, sesindedir, öyle aralar öyle açar ki tüm kapıları sevgi sesiyle, kışı bahar olur çocuğun, ama tanımlayamaz çocuk kalbiyle… İşte o an sarılır çocuk ve bir daha asla unutamayacağı o en kutsal anne kokusunu içine çeker, komşu bir kadının kokusunu benzetip ‘’annem gibi kokuyorsun’’ diye onun kollarını öper… Her anne çocuğunun ilk aşkıdır ve bu yüzden ‘’her kadın aşık olduğu erkeği doğurur’’ sevgili… Ve o koşar, oynarken düştüğünde dizi acıyan, kanayan annedir aslında aşktır o an içini acıtan annenin…O aşkla öptüğünde acılar sıfırlanır, her dokunuşu, her öpüşü aşkla, sevgiyle ve de kutsal olduğundan….

……… Ve bozkırın ayazında atkısını, eldivenini giydirmek değildir onu ısıtan, gözlerinin yakıcı deltasına hapsetmek ve her bakışında üşümesin diye sarıp sarmalamaktır anne gözleriyle… Gamzelerinde biriktirdiği onlarca yıldız, sevgi sağanağına döner sarmalarken ve yıldız yıldız dokunur yanağından yanağına, aşk olur o onlarca yıldız ve gökyüzüne kayar anne kokusuyla… Fenerbahçe futbol seçmelerinde ‘’oğlum kazandı, oğlum kazandı’’ sesine sevinç gözyaşlarını eklemek ve uzaklardan telefonla paylaşmanın sesidir aşk bir oğula… İnsanların özel arabalarıyla çocuklarını taşıdığı antrenmana, karda, kışta elini tutarak belediye otobüsü, minibüsle götürmek ve sahada yaptığı hareketleri izlemek, o anda göz göze gelmektir aşk bir anneden oğla…

……… Tren istasyonu raylarının üzerinden geçerek, sabahın erken saatlerinde, gireceği üniversite sınavına onu yetiştirmek, sabırla beklemek ve güzel geçtiğini duyunca kına gecesi mutluluğunu gözleriyle yaşamaktır aşk… İşte o mutluluğun geleceği için kendisine ait olmayan, kendi seçmediği hayatlarda rol almak ve sırf onun için o hayata katlanmak ve yaşamaktır aşk… Kazanılan okul yakın bir kentte dahi olsa ilk gidişin ardından günlerce ağlamak, köşe bucak gözyaşlarını silmek ve o geleceğinde en sevdiği yemekleri yapmaktır aşk… Üstelik lisenin bir bölümünü annenin de okuduğu o kentte günlerce dolaşıp, tabanlar şişene kadar kalacak yer aramak, sonunda mütevazı bir yurt bulmak, gözü arkada kalmamak ama hüzün gözlerine gözyaşlarını eklemek, beni de 1977 yılı Ekim’ine Sirkeci Alemdar otele götürecekti sevgili… Ağladığını hiç söylemeyen annem de ağlamış mıydı acaba diye?
..

Devamını Oku
Olgun Ekinci

B en ölüm hikâyeleri okurdum
A ttığın bana doğru adımlarda
B en ölürdüm, sen ki;
A cırdın ağları bozulan örümceklere

.........Suyu delerdi küfürlerin, iki adım ötede mevsimsel renkleri yaşamlarına serperdi insanlar, dört mevsim kara kıştı iklimimiz tipiler serpilirken üzerine... Aman vermiyordu güneş, bildik tek yıldız olmuyordu gecelerde, her cisim yabancı, her insan taciz kardı sence... Gözlerimi hayata açtığım günden bugüne yarattığın, yaşattığın şiddetin alfabesinden ansiklopediler yazacak yetkinliğe eriştim onulmaz katkılarınla (baba!) ...

..

Devamını Oku
Nedim Demirbaş

dudaklarım eskiyor sayfalar sararıyor yetmiyor sokaklardan devraldığım kan oratoryosuz mabetler ya da şarkısız bir mekan eksikliği var sanki daralan dünyada bir futbol topunu tapınağa taşıyoruz çocuklar gülüyorlar annelerde figan kelleleriyle şımaran cepler tükürüyor yüzümüze
..

Devamını Oku
Mahir Zeren Oktay

Hepiniz süpersiniz
Ne diyeceğimi bilmiyorum
Sessizliğe bürünmüş bir futbol yorumcusu gibi
Tezat sanatı
Kalbim çok yaşa
Sen de gör beynim
Dostluk hiç eksilmesin
..

Devamını Oku
Alkan Kılıç

Filarmoni orkestrası gibiyiz
Birimiz eksik olsa
Tuhaf sesler arasında kayboluruz
Biz bir futbol takımı gibiyiz
Birimiz olmasa
Yenilgimizin mazereti hazır
Aslında hepimiz birer biziz
..

Devamını Oku
Besir Demir

cumhuriyet mahallesi mekanım,
hayata gözlerimi orada açtım,
çocukluğum oyunlarımı yaşadım,
hafızamdasın seni unutmadım,.

arkadaşlarla oynardık körebe,
dolaşırdık hep beraber sahilde,
..

Devamını Oku
Raşit Nadir

Pencerenin buğusunda kuru bir inat
Deh deh hımbıl otobüsüm rize’den gelir
Tahammül sınırında küfür gibi korna sesi
İhtişamı mahzun, iki karış düşmüş surat
Zaafı vardır yağmurlara belki, kim bilir
Ne var ki mavi yeşil arasıdır hayat
Hem iki türküde kesilir adamın nefesi
..

Devamını Oku
Recep Uslu

Yağmur çamur dinlemez
Kar fırtına bilmez
Gitmeye hiç üşenmez
Hizmet eder komiserler

Kulüpler birer birer
Ondan yardım istediler
..

Devamını Oku
Fatih Taşkın

ilkokul yıllarım yabancı dizilerin
çok meşhur olduğu zamanlardı..
bu yüzden ailem ve çevremdekiler
dallas tan dolayı Chanlars dediler bana...

ortaokulda okul takımındaydım; havam başka
ben gol atmaktaydım; trübünde kızlar bağırınca
..

Devamını Oku
Emre Seher

Bi insanı tanımadan karar vermeyin.
Önce tanıyıp sonra ne olduğuna karar vermek sizin en doğal hakkınızdır. Ama önce tanıyın.

Önce sevdiği takımı.
Sonra kişiliğini,konuşmasını size yaklaşım tarzını.
Tek tek ölçüp tanıyın,kazanan siz olacaksınız.

..

Devamını Oku
İlyas Kırlı

stanbul seni bekliyordu
Sen Ayasofya yı
Futbol bahaneydi aslen
İslam şehri tanıyordu Dem -Ba bayi

Çan sesleri yoruyordu sinesini
Hasreti arşa yükselen gök kubbeler
..

Devamını Oku
Caner Yücel

Bataklığa saplanmış umutları yeşertmek
Yeni bir gün
Yeni bir hayat demektir.

Koşmak, ayakların olmadan
Etrafa yalancı gülüşler dağıtmaya
Sahte bakışlarla bakmaya benzer.
..

Devamını Oku
Süreyya Aktaş

Yolculuğum
Dumanı tüten trenim
İçimdeki yalnız sıla
Hasret çiçeklerim
Bahçem renkli
Paylaşımcı, yardımsever
Sarı, Yeşil, Kırmızı, Mavi
..

Devamını Oku
Talat Özgen

Ben bir salak vatandasim
Her söyleneni yutarim
Yapilanlar mustahaktir
Akillanmayada yok sansim

Kari,kiz,icki,kumar
Dizi,din,futbol,cikar
..

Devamını Oku
İbrahim Arslan

İlgi: Bu yazı 12.05.2012 ve 01.10.2012 Tarihlerini kapsamaktadır...

(Türk Futbolunun bir yılına benim bakış açımla bakmaya var mısınız...? Türk Futbolu yine başlayacak, bende yine yazacağım bıkıp usanmadan. Futbolumuza 'sevgi' gerek. Daha çok emek gerek... Ve temizlik ve illaki Temiz Lig gerek...!)

Futbol santrancı oyunu

Gelin futbolu daha da eğlenceli hale getirelim. Gelin sizinle futbol santrancı oyunu oynayalım... La bırakın bu akşam maçı kim yenerse yensin. Ne de olsa iki tarafta haketti. Daha çok konuşulacak bu maç nasılsa. Biz santranç oynayalım. Futbol santranca, santrançta futbola çok benziyor inanın...
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Dolmuş ile geçerken tren yolunun dibinde,
Kurtuluş Mezarlığı’nın ev hemen üzerinde…

Burası Arif Bilge önünde geniş park var,
Emirhan ve çocuklar sürekli maç yaparlar…

Hüseyin de maç yapar onun abilerinden,
..

Devamını Oku
Çiğdem Selçuk

yılların yükü çökmüş omuzlarına kalenderim..
saçlarının beyazı değil sadece seni olgun kılan
yaşamın acımasızlığı vurmuş teninin kıvrımlarına en derininden
hatırladığım ilk aşkım sensin biliyorsun değil mi?
senin peşine takılıpda futbol maçlarına gittiğimi anımsıyor musun?
bana aldığın köfte ekmeğin..ve elimi tuttuğun elinin sıcaklığı hala yüreğimde
sana bakıp sen olmayı ne çok isterdim o zamanlar
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

07.09.13 (Cumartesi)

Günlüklerime ara verdim. Yaşamak yazmanın önüne geçti. Önce tayin sonra düğün ve nihayet taşınma. Hepsi üst üste geldi. Senet’ül- hüzün mü desem, senet’ül -surur mu desem kararsızım. En zoru kız vermek. Ama Allah’tan bir hafta arayla gelen taşınma olayı bana onu unutturdu.
Şiir yazamıyorum. Oysa geçen yıl ne kadar verimli geçmişti. Bu Ramazan çok az birkaç örnekle kapandı. Söyleşi yazılarına bile vakit bulamıyorum. Konu başlıklarını defterime kaydediyorum ama yazmaya fırsat bulamıyorum. Yazmak mı yaşamak mı söylemi burada cevabını buluyor ve yaşamak gerçekten yazmanın önünde gidiyor.
Orhan Pamuk 'yaşasaydım yazamazdım' diyor ki doğru bu. Biz ancak yaşamadığımız zaman yazarız. Hayat bize sırt çevirince biz de onu sırtından bıçaklarız. O ölür biz hayal dünyasında yaşarız. Gerçek hayat yerine hayallerle avunuruz. Ne diyor büyük şair Yahya Kemal ‘geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer.’ Ya’ her yazı yazılmasa da olur diyen ‘ akl-ı evvel sanatçıyı ne yapacağız. Yazıcıoğlu’na bu kitabı nakşedeceğine bir insan nakşetseydin diyen Hacı Bayram-ı Veli’nin söylemini ne yapacağız?
İşte ben de yazamadığım günler hep bunu düşünürüm. Yazmak mı yaşamak mı? İşte en büyük mesele. En çok da okuyamadığıma üzülüyorum. Gazete ve dua kitabım dışında face, Google plus ve internet haberleri dışında hiçbir şey okuyamıyorum. Eve yerleşememek sorunların bitmemesi, eksiklerin tamamlanamaması, ardında yeğenin düğünü, hepsi hepsi beni okumaktan alıkoyan şeyler.
Adamlar yine bir eylem planlıyorlar. Yok diren geziymiş yok diren ODTÜ imiş. Adamlar yol yapımına karşı eylem yapıyor. Bu kafa yıllarca gerici dedikleri adamların yenilik ve yatırım yapmasına tahammül edemiyor. Dün köprüye karşı çıkıyorlardı bu gün de hem köprüye hem hava alanına hem yol yapımına karşılar.’ Çarşı her şeye karşı’ tam da bunları ifade ediyor. Kendilerine son model futbol sahası hediye eden bir iktidara karşı statlarda eylem yapıyorlar. Biz bu ilkel statlarda oynamaktan büyük zevk alıyoruz diyorlar. Biz pislik böceği gibi kendi pisliğimizde boğulmak istiyoruz diyorlar. Yapılan bunca hizmeti görmüyorlar isyan ediyorlar. Bunca nimete nankörlük ediyorlar.
..

Devamını Oku
Murat Demirci

Doksanlı yılarlın başıydı Baykal hep doğru konuşuyordu. Üst üstte kurultaylar oluyordu fakat Türkiye de delege seçimi ve seçilen delegelerin işlevi seçenlerin işaretleriyle sınırlı olduğu için bir tülü seçim kazanamıyordu. Ankara Gaziosmanpaşa’da alternatif genel merkez kurdu. Hep muhalif oldu, ben Baykal’a bayılıyordum…
Baykal CHP Genel Başkanı olduktan sonra parti içinde başka doğru söyleyenlerde çıkmaya başladı. Üstelik onlar doğrularlını Baykal gibi keskin bir çizgide değil, parti içinde yapıyorlardı. Fakat bir aksilik oldu, Baykal kendi oluşturduğu disiplin kurullarında muhalifleri yargılatıp ihraç ettirdi, bu baskıya boyun eğenler köşelerine çekildiler, bazıları mahkeme kararıyla geri döndü. Sosyal Demokrasiye inancından hiç kimsenin şüphesi olmadığı Ertuğrul Günay liste dışı bırakıldı. Baykal’ın Meclise taşıdığı Vekillerin bir kısmı sosyal demokratlıkla alakası yoktu. Onlar kendi çıkarlarının gerektirdiği her türlü havada her türlü göbek atabilen siyasi oryantellerdi. Şimdi bir kısmı DYP, ANAP, AKP gerdan kırmaya devam ediyorlar.
Bu kişilerin davranışlarını asla sorgulayamayız, buna hakkımız yok, onlar olması gerektiği gibi davranıyorlar, bu Sayın Deniz Baykal’ın utancıdır. Ertuğrul Günay ve benzer solcuları liste dışı bırakıp, bu tüccarları meclise taşıyan Baykal’dan Başkası değildi… Peki sizce Baykal ne kadar Demokrat?

Başka bir konu…

Altı ay ömrü kalmış bir parlementoya 7 yıl görev süresi olan Cumhurbaşkanı seçtirmek ne kadar demokratlıktır? Bu ülkede ne yazık ki siyasal iktidarlar kendileri konuştuğu ve yelkenlerine hava doldurdukları sürece demokrasi tıkır tıkır işliyor. Hemen hemen bütün sivil toplum örgütlerinin karşı çıktığı, milyonların meydanlara aktığı bir dönemde, sen bütün seslere kulaklarını tıkar “YA SEN YA BEN YA O” dersen, birileri gecenin bir vakti çıkar ortaya “O KADAR KOLAY DEĞİL” der. Tandoğan meydanında yükselen seslere kulak tıkayıp “indirilmiş kıtalar” diye küçümseyen sen değilmliydin. Bak şimdi indirilmiş kıta nasıl oluyormuş gördün. Sen dilediğini yapacaksın, senin söylediğin her şey hayata geçecek bu demokrasi olacak, ben birşey söylediğimde “AL ANANI GİT” peki sizce Sayın Erdoğan ne kadar demokrat?
..

Devamını Oku