Aldım şimdi neyim var neyim yok,
Sensizlik var ve sen yok…
Gidiyorum bu sefer...
Artık o meçhullüğün beni yakmayacak.
Neredesin, kiminlesin diye düşünmeyeceğim.
Gidiyorum bu sefer,
DENİZlere gömün beni,
Boynumda kırk yıl önceki düğümden olsun istiyorum.
Senin yeşil parkan,
Senin derin kara gözlerin,
Bende olsun istiyorum.
Ben, senin canını verdiğin her ne ise
Üzülme toprak altındayım diye.
Vatanın toprağı sardı beni.
Üşütmez, bırakmaz, üzmez...
Bedenimi düşünme,
Bir kurşun izi sadece,
Parçalanan kafatasım ve sonradan dikilmiş bacağım...
Ekim sonlarında bir gece yarısındayım
Yine bütün acılarım depreşmiş, kanamış ya da ağrımış
Ne dersen de işte
Öyle çaresiz görünüyorum ki gökyüzünden bu tarafa bakılınca
Unutmak isterdim
Bildiğim bütün gerçekleri
Eli kulağında sancıların
Boğuk bir gün bekliyorlar gelmek için
Denize düşen yıldızlar bütün manzarayı bence,
Ve açık kalp ameliyatı yaparcasına tedirginim.
Eli kulağında sancıların,
Geldim geliyorlar.
Gittikten sonra sen
Bir daha adını aklıma getirmeye cesaret edemedim
Ne zaman aklıma gelecek olsan
Ya bir yere sıkıştırırdım elimi
Ya ayağımı takar düşer
Yada bıçak kayar elimden bir yerlerime saplanırdı
ben madenciyim,
yüzümdeki tek beyaz yerdir gözlerim
tek ışık, sonundadır tünelin
sana benzeyen insanlara bile hasretim
sen gibi kokan kokulara bile hasretim
neden sana benzemezler?
Hoş geldin aşkım. İyi ki geldin
Ne özlemişim seni.
Ne özlemişim o sesini…
O güzel gülünüşü ne özlemişim ama…
Öyle yer etmişsin içimde…
En manasız gülücüklerim olmuşsun.
Ne yaparım biliyor musun?
Önce sana kızan bu kalbi,
Sonra kendimi affet demem.
Senin peşine düşmeyen sana yalvarmayan bu dilimi, elimi yakarım.
Sevemedim ben gitmeleri.
Her gelişinin beni daha çok yıkacağından emindim zaten.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!