Gönül sarayımı yıkıpta gittin
Harabe ettin virane ettin
Kuşlar uçmaz,kervanlar geçmez
Baykuşların mekanı ettin
Gözlerime düşen gizli bir efsun
Yüreğimi yakan kordu gözlerin
Hülyalı düşlerin emeli kaf'sın
Geçilmez yollarda yar'dı gözlerin
Derinden bakınca aklımı aldın
Hüzne kucak açmışsa zindan geceler
İçimdeki yâreler sineyi deler
Ahüzâr eder dilde nağmeler
Ab-ı hayat inse gökten
Yeşermez ümitler...
Yıllarca sabrettim yıllarca dayandım
Heba olan yıllara acıdım yandım
Sen beni umutsuz çaresiz sandın
Bırakıp gitmeyi gözüm kesmedi
Güzelliklere aşıktı güzellik
Çirkinlikliklere inat
Baktığı her yerde
Dokunduğu her nesnede
Aldığı her nefeste
Dalar gözlerim zaman zaman
Ruhum gezinir çocukluk anılarımda
O yemyeşil ovaları buz gibi suları
Ve kekik kokulu
Dağları olan köyüm gelir aklıma
Sabahları annemin hazırladığı
Bir köylü çocuğu tanıdım
Saf mı saf,temiz mi temiz
Bakışları ufukları delercesine
Keskin mi keskin
Enginlerle inat edercesine
Geniş mi geniş
Hasret dalgaları yalarken kayaları
Biçare gönlüm seni arar nerdesin
Bir yakamoz içinde
Gökkuşağının renklerinde
Yada kutup yıldızında
Belkide kaf dağının arkasında
Seyyah olup gezdim koca alemi
Ayaklarım tuttu nasır neyleyim
Geçen yıllar yıktı gönül kalem-i
Her bir günüm oldu asır neyleyim
Dünya geniş değil sevene darmış
RüYA
Gönlümün virane yıkıntılarında
Ansızın çıkıvermiştin karşıma
Nasıl bir çıkıştı o öyle
Ay tutuldu,dünyam durdu
Öyle güzeldi,bakışların,gözlerin,sözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!