Akşam olmadan gel
yağmur koksun saçların yine,
sırılsıklam gel
sokağımda salına salına
gözlerini baya baya
hevesini al da gel
Uğrak yerinden gönlümün
Kervanın geldi geçti
Bağımdan bir tek gül
Üç beş diken ziyan
Hepsi buydu ilk sızının
Sonrası feryat figan
Beynimde çığlık çığlık inleyen sükûtum
Ses ver manama dudaklar konuşsun,
Kamburuma inat et, dimdik duruşum;
Ki eğik başım semaya doğrulsun.
Kahretme kendini, silkelen artık,
Sil gözlerinden o yaşları
Bu çapraşık kaderin
Kesiştiği “sin”
Yaklaştıkça gençleşecek
Göreceksin
Gök maviyle dans eden
Güneş kızılı dağlar gördüm
Sorarım gök kuşa
Kanat çırptın mı diyarımda
Uç öğleyse uç
Yağmurunda uç toprağımın
Bir satırlık sloganla başladı gençliğim,
ezginliğim, yılgınlığım kıta oldu.
Yozlaştırılmam, tek düze olmam istendi
canıma tak dedi, şiir oldu.
Başkaldırı oldu olanlar
sonum mahpus oldu.
Bu yalnızlıklar, dost acıları
ayrılık türküleri bağlamalarda.
Masada oturan dört kişi
Üçü ayakta,
bundan ibaret fotoğraf
bir anlamı yok
Sönmedi mi hala mumlar?
Kırık gramofon sızıldıyor.
Gece çökmedi mi üstümüze
neden uykumuz gelmiyor?
Neden bu derin kuyu,
ne olacak bu uzun kefen,
Ey AŞK,
Ben geldim.
Bildin mi beni,
Hatırladın mı?
Yıllar geçti üstünden
Şaire şiiri sordukları gün,
Gün bu gündür dinleyin demiş.
Okuduklarını, anladıkları gün,
Düğün bugün düğündür demiş.
Anladıklarını sorguladıkları gün,
Düğümdür bu güğümdür demiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!