Şimdi tam dört yaşındasın
Nur tomurcuk; yusuf âsâf
Daha ömrün başındasın
Gözümüzde sürur ve saf
Haydi sıkı tut bakalım
Âgâh oldum da birden
Sâdra şifâ haberden
Ay parçası yusufçuk
Firâk etti gâibden
03 / Ekim / 2018
Daracık oda izbe bir dünya; koğuş
Kesiksiz zaman ve soluksuz kabir
Zindan; dipsiz uçurumda kör doğuş
Ha bin yıl kalmışsın içinde ha bir!
Şu bizim koğuş hikayesi zor ve karışık
Tüm zenginliği nedir ki dünyanın?
Bir çocuğun gözlerinde aradım
O eşsiz bakışlarda saflığının
İçinde emekledim, adımladım
Dünyanın tüm zenginliğini, alın!
Bir muştu gibi ezâmız, korkmadan çekeriz
Bin ordu taşır gazamız, yılmadan gideriz
Hey Cenk eden düşman, himmet i Muhammed'dir bu
Hiç yüksünmeden biz yârdan ve serden geçeriz
Diz çökmez derviş zalimin merdut uyruğuna
Ister az ister çok yaşa
Vermedin kimseye rahat
Geldi mi hak va'de başa
Azrailde mi kabahat?
Binbir yaşamı bıktırdın
Mezarda sessizce böcek
Yürürken gece sayıklar;
Der ki, elbet gün gelecek
Bu ölümü tadacaklar.
Gelmeden ölüm bilinmez
Bir hayâl düşlüyorum
Mavi gökyüzü, sonsuz
İçinde ıssız gemi
Semânın sakinleri
Yüzüyorlar korkusuz
Ben bir bilinmez yerdeyim
Ne hasretinde yanan mecnun
Ne de mahpushanede köleyim
Sadece serseri bir yolun
Pençesinde bir divaneyim
Ey ins, nerede, hangi zamandasın?
Kalbinle düşün, ruhunla idrâk et
Gölge eşyânın, hakikatındasın
Sönmeyen tek hakikate imân et
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!