Koş hedefe, haykır ebediyeti
Durma hadi; duranlar oldu hüsrân
Sende gördü dünya, medeniyeti
Sen ki; gül kokulu yağız küheylan.
15/Şubat/2004
Gökleri yarıp dağları parçalayan,
Verilen ulvi sorumluluktur
Bu sorumluluğa sahip çıkan,
Yeryüzüne halife; eşref-i mahlûktur
Eşref-i mahlûkatı güzel kılan
İbadet ü taatle Rabb'e kulluk'tur.
Ortalık toz duman Ankara'da neler olmuş!
Cumhuriyet adlı merkep bir öküz doğurmuş!
Iptidai muhâkeme, dev saltanat ı şahane!
Vicdanına mahşerin paslı bir zincir vurmuş
Havalar puslu, gözler kan, gönüller ise lâl
Yeis üstüne yeis, Ankarada izmihlâl!
Seni anlatmak çok zor, yaşamadıkça
Seni yaşamak çok zor, alev alev yanmadıkça
Sen ki göklerde yıldız, dünyamıza aysın
Yedi yüzyıllık aşkın havasını taşıyansın
Sensin dünyadan zulmü kovanlara kucak açan
Mübarek dudaklarda müjdelenmiş sevdamızsın
bu bir satranç masası
diktatöre göre
alt edilmeli düşman, ancak;
para, silah ve toprak
taktik ve strateji
açlık ve ölüm
Ufuklarda bir sancak, sis ve perçem
Geliyor, geliyor şanlı atlılar
Zulmete perde, karanlığa da gem
Vuruyor, vuruyor şanlı atlılar
Önden gidenler yıldırım hızıyla
Ayrılık...
Ayrılığı cennetten ayrılan Hz.Adem'e sor
Oğlunu dalgaların pençesinde bırakan Nuh'a
Zindandaki Yusuf'a sor
Ve Yusuf'u için inleyen Hz.Yakub'a sor can!
Yüreğinin sesini susturmak için dağları oyan..
İçimdeki derdime ortak ol gel
Dualarımla birleş, kalbimde derinleş
Dermanımsın benim; gözyaşımsın
Sensin benim gözlerime yeni bir eş.
Aradım aradım kimseyi bulamadım
Şimdi sessiz ve derin bir çığlığın
İçine hapsedilmiş bir sancıyım
Sonu gelmez bitmez bu karanlığın
İçinde bilinmez bir yabancıyım
Hani nerede tüllenen şafaklar?
Nerede, hangi zamandasın?
Düşün, ufkunla harbet
Varlığın hangi mânasındasın?
Bilmek istiyorsan iman et
Bâki bir hayata başlamak mı?
Ölümü bekle, biraz sabret
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!