Filozof sofrasının prensesi

Cevat Çeştepe
1210

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Filozof sofrasının prensesi

(ahh benim saçları uzak deniz, gözleri yüreğimin gözü sevdiğim
sana bu balkon sofrasında ve fesleğen kokuları arasında
her gece olduğu gibi bu gece de sanki ilk olarak,
sana senin şehrini, İstanbul’u sunacak,
o hiç dokunamadığın ellerim)

....

/şehirleri yaşatanlar, o şehirle yüreklerinde aşkı yaşayanlardır/
.,

önce yıkılan bütün binaları, yeniden dikiyorum yıkıldıkları yerlere
eski tramvay raylarını döşüyorum sonra, söküldükleri caddelere
yürüdüğün kaldırımlar gülüyor, ihtiyari duraklar çiçeğini açarken
...ne kadar çok seviyor seni bu şehir,
ne kadar çok, bir bilsen.

boşa giden insanları topluyorum, kaybolan geçmişleriyle beraber
hep tanıdık yüzler söylesin diye günaydınlarını, hep aynı sesler
sokağa güneş açtı derken çamaşır ipleri, pencereden pencereye
... çok yıllık hasretler nasıl da fesleğen kokar,
gölgeler, gölge olunca mesafelere.

bu arada elbet, oyuncaklarını da bulup çıkardım, anılar arasından
dizildi hepsi merdivenin basamaklarına, söyleyeyim unutmadan
ama saçlarındaki dağınıklık, hasretleridir ellerine bez bebeklerinin
... bak dinle haykırıyorlar, koro halinde:
nerelerdeydin, nerelerdeydin.

haydi biraz da piyasa, işte bildiğin bütün mağazalar yerli yerinde
moda dersen bıraktığın gibi zaten, ben vitrin temizledim sadece
geriye sanki okul çıkışındaymış gibi, kendinle karşılaşman kalıyor
...ağustos dökmese bile yapraklarını,
zaman, zaman misali akıp gidiyor.

bütün filmler eski vizyon, yani sinemaya bile gideriz eğer istersen
makaraları sardım en başa, yetişiriz son matineye acele edersen
çıkış, boğaz lüferinin doğum vaktidir balık pazarında, tadında roka
...her tezgah, içinde ne varsa onunla parlar,
ışıkları yanan, ışıldaklar altında.

işte biz de tezgahımızı balkonda her gece, böyle kurarız canımın içi
boğazın dalgasını izleriz, öper Kızkulesi eteğinden ada sahillerini
sen bana ve İstanbul’a gülümseme olursun, biz de sana ağır hasret
...sıralı yokluklar bile varlığını doğurur bu sofrada,
böylesi de, hayret ki ne hayret.
.,

/aşkı yaşayanlar, yüreklerinde aşkı tanıdıkları şehirleri de yaşatırlar/

Cevat Çeştepe
Kayıt Tarihi : 15.8.2011 09:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Filozof duvarda canlı fotoğraf, sen başını onun omzuna dayamış kız çocuğu. Ben sana bakıyorum sofradaki yerinden, sen bana. Karşımda oturuyorsun. Dans ediyoruz.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci

    istanbulun oeskicumbalı balkonlarından hanımeli kokuları yayılan istanbulu hayal eden sevgili hocam cevat bey istanbulun o güzelliğini bozanlar okusa bu şiiir uatanırlarmı acab a kutlarım

    Cevap Yaz
  • Volkan Aksal
    Volkan Aksal

    böylesine şehirle bütünleşmiş bir aşka, o aşktan kalan hatıralara ve o hatıraların şiirin hüzünlü yüzüne nasıl yansıdığına tanık olduk.. şimdi o şehre içinde kaç aşk sakladığını sorsak, yüceliğinin karşısında diz çökerdik belki.. bize de bu yakışırdı usta, aşkın karşısında diz çökmek..... yüreğinize selam olsun, kutluyor, saygılar sunuyorum.. teşekkürler şiire..

    Cevap Yaz
  • İrfan Çelik
    İrfan Çelik

    Şehir ve aşk.Şiir ikisini de bütünlüyor İstanbul yaşamı içinde.Güzel kokularını ve görüntülerini yansıtan o mükemmel şehrin.Kutlarım Cevat Bey.Saygılar.

    Cevap Yaz
  • Bülent Aydınel
    Bülent Aydınel

    Anıların aynasında dekor tutmaz sevda serüvenleri Çünkü sevdanın ve serüvenin kendisidir o dekorlar biraz da...Ferhat'ı dağından ayırsan Ferhat Ferhatlığından bir şey yitirmez...Dağ dağlığından, sevda sevdalığından bir şey yitirmez ama bir efsane biter, bir masal hiç söylenmemiş olur...Bir şiir boğazına düğümlenir şair duruşlu bir çığlığın, diyerek dehşetle kutluyorum usta...Bir şiir sever olarak teşekkür ediyorum bu şiir için...Sonsuz saygılar size...

    Cevap Yaz
  • Ergin Bingöl
    Ergin Bingöl

    işte biz de tezgahımızı balkonda her gece, böyle kurarız canımın içi
    boğazın dalgasını izleriz, öper Kızkulesi eteğinden ada sahillerini
    sen bana ve İstanbul’a gülümseme olursun, biz de sana ağır hasret
    ...sıralı yokluklar bile varlığını doğurur bu sofrada,
    böylesi de, hayret ki ne hayret. '
    Öyle bir güzellikti ki, bu bu prenses, balkonlarından rengarenk sarkan sardunyalarıyla gece sefalarıyla ve papatyalarıyla gözleri dolduran, ruhları neşelendiren bir güzellikti... Ya şimdi... Öyle şeyler diyesim var ki, ama demeyeceğim, ama o güzellikler şimdilerde görünmez oldu insanların gözlerine, ruhlarını neşelendirmiyor zira. Onu yerini şimdilerde, Akıllı telefonlar aldı ve filozof sofraları kayboldu, akıl ve izan kaldı mı? Bilemiyorum Cevat Bey. Bu duygu yüklü, duyarlı şiirinizi yürekten kutlarım. Mutluluklar sizinle olsun, esen kalın.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (108)

Cevat Çeştepe