Heyecanla eşini aradı arzu..haberi vermek için daha fazla bekleyemiyordu.Efendim dedi Hasan, ne oldu canım müsait değilim ne diyeceksen çabuk de.ilk etaptaki şevki kırılmıştı telefonun bu şekilde açıkmasına Arzunun ama kendini toparlayıp bugün babamız nasılmış dedi şirince bir sesle…Hasan efendim,dedi yoksa dedi, evet dedi kadın bir bebeğimiz olacak aşkım….
Akşam için mükellef bir sofra hazırlamalıyım dedi Arzu.Her şey mükemmel olmalıydı.bebeğinin kısmen de olsa aralarına katıldığı ilk gündü bugün….
Son hazırlıklarını yaptıktan sonra aynanın karşısına geçti kendine de çeki düzen verdi.Yok öyle Arzu hanım hamile kaldın diye kendine bakmamak yok.Artık daha fazla bile ilgili olmalısın kendinle, aynaya bakarak ve gülümseyerek kendi kendine
Kapının sesiyle kendine geldi yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.hoş geldin dedi Hasana.Hasanda ise bir gariplik vardı.zoraki bir tebessümle nasılsın canım dedi ve içeri girdi.Arzunun yanağındaki gamze çukurları kayboldu bir tuhaflık olduğu belliydi.Yemek hazır ama istersen önce biraz konuşalım neyin var dedi Arzu.Uzun zamandır işyerinde problemler yaşanıyordu ama geçeceği umuduyla hiç bahsetmemişti.Patron dedi, ardından ve devam etti,uzun zamandır ortalarda yoktu.bugün haber geldi ortalığı karıştırıp kayıplara karışmış.Bir sürü avukat geldi bugün benimle birlikte 36 kişi de ekmeğinden oldu.Üzülme dedi Arzu hayırlısı …başka bir iş bulmak senin gibi vasıflı biri için çok mu zor sanki.Hasana moral gelmişti bu güzel sözlerle….
İşten çıkalı tam üç hafta olmuştu.Hasan evde oturmaktan iyice bunalmıştı.Ama kariyer olarak daha önce çalıştığı işten daha düşük bir pozisyonda çalışmak ta istemiyordu.işsizliğinin bu kadar uzun sürmesinin baş sebebide buydu zaten.öğlene yaklaşmıştı saat hala kahvaltı sofrasındaydılar.Hasan gazete ilanlarına bakıyordu bir iş bulabilme umuduyla.Telefonu çaldı birden Arzuya daha yakındı.Aykut abi arıyor dedi.hayırdır inşallah dedi Hasan.efendim dedikten sonra uzunca bir süre dinlemede kaldı ardından yüzüne bir ışıltı geldi tamam abim peki dedikten sonra telefonu kapattı.ben gidiyorum.Nereye gidiyorsun dedi Arzu.Önce dedi bir traş olmalıyım bana gri takımımı hazırlar mısın içine de mavi gömleğimi…..Aykut ağabeye oradan da birlikte iş görüşmesine gideceğiz.bizim sektördeki beş büyük firmadan biridir görüşmeye gideceğim yer.Dua et hayatım bu iş olursa hayatımız kurtuldu
Kapıdan çıkarken geç kalır mısın dedi Arzu.Yemeğe yetişirim canım dedi Hasan.
Çorak gönlüme düşen serin damlalarınla
Hangi mevsimin yağmuruydun ki sen ….
Tutmaya kıyamadığım ellerini
Bilmem kaç kez koklamak istemiştim de
Utanmış, vazgeçmiştim her defasında
Bakınca, içinde kaybolmaktan korktuğumdan
Bizim şarkımız dedi kadın televizyona nemli gözlerle bakarak.Dile kolay tam 10 yıl geçmişt i.O hala ilk günkü kadar seviyordu Ali’sini can derdi ona hep Can alim derdi.Sevgi meyvelerinin adını da can koymuşlardı ya bu yüzden..
Saat 8 ‘ geliyordu.Can mutfaktan koşarak annesinin yanına geldi karnım acıktı anne babam yine gelmeyecek mi yemeğe…
Yemek sonrası kadın iyice hüzünlenmiş eskilere dalmış farkında bile olmadan ağlıyordu.Gözüne vitrinin üzerindeki kocaman peluş ayı takıldı Sevgililer Günü'nde almıştı ona Ali.Çok severdi kadın peluş oyuncakları.üzerinde ‘’Seni Seviyorum’’yazıyordu.Derin bir ahh çekti.... Son bir aydır sürekli geç geliyor ve bahaneler uydurarak konuşmaktan bile kaçıyordu.Telefonunu çoğu kez cebinde taşıyor.Aniden odadan çıkıp fısıldayarak konuşuyordu birileriyle….
Telefonu aldı eline aramak için Ali’sini.Sonra sinirle fırlattı koltuğa.Duymak istemiyordu belki de her zaman ki baştan savıcı bahanelerini.Ama dayanamadı aldı tekrar eline ve bir çırpıda çevirdi numarayı.Uzun uzun çaldı telefon.Kapatmayacağım dedi kadın, açana kadar çaldıracaktı.Bu kez dedi, bu kez bu işi sonuca vardırmalıyız.Adam açtı sonunda telefonu kısık bir sesle siz yemeği yeyin ben geç kalacağım merak etmeyin dedi ve cevabını bile beklemeden kapattı telefonu….
Hışımla odaya fırladı üzerine bir şeyler bulamaya çalışıyordu bir yandan da oğlunu giydiriyordu.Artık yeter dedi içinden avazı çıktığı kadar bağırarak.Hala ağlıyordu.Can neden ağlıyorsun anne dedi..Yok bir şey oğlum azıcık başım ağrıyor
45 dakikadır sokakta dolaşıyorlardı.Hava soğumaya başlamıştı.İki gün önce yağmış olan kar artık erimiş ve Can’ın deyimiyle siyah kar olmuştu artık.Ayaklarıyla üzerlerine basıyor kendince oynuyordu Can ….Annesine şirinlik yapıp belki de ağlamasını engellemeye çalışıyordu küçüçük dünyasında..Yoruldum dedi sıkılarak en sonunda hem de üşüdüm..Kadın Can’ın sesiyle kendine geldi indiği o derin kuyudan.. Soğuktan burnu kıpkırmızı olmuştu çocuğun.O halini görünce öyle utandı ki.hayır dedi ben anneyim O belki tek kişilik yaşayabilir ama ben asla…Evden ayrılmaya bu kadar hazır olduğu bir zaman daha olmamıştı şimdiye kadar.Ama Can’ın yüzündeki çaresizlik ne kendini ne gururunu ne de öfkesini geçemezdi kadının.Kendini topladı.Yüzüne sahte bi tebessüm kondurup haydi bakkala gidip sana çikolata alalım.Yok dedi Can çekirdek alalım anne,babam belki gelmiştir hep birlikte çitleriz dedi yüzünde güller açarak.Kadının yüzündeki tebessüm yine kaçmıştı bir anda.aklına gelmişti bir ay öncesine kadar.her akşam eve gelirken köşedeki yemişçiden sıcacık çekirdek alırdı da oğluna kıyamayıp kendi ayıklardı Ali.
Sen mertlik timsali güzel yüreğim
Sen dostluk misali en sevdiceğim
Sen sağlam bileğim en son dileğim
Toprak kokan yarim, Anadolumsun
Seni anlatmaya dil aciz kalır
Mustafa konuşmaya başlamıştı.Önündeki set açılmış …..
-Beş yaşına girdiğin birlikte kutladığımız o son doğum gününü hatırlıyor musun? Sizin evde tadilat işleri olduğundan bizim evde kutlamıştık hani.Unutmuşsun! Ben unutmadım.O benim için öyle önemli bir gündü ki.Hayatımın ilk,tek ve gerçek aşkı…Onu öptüğüm gündü o gün..Ben hiç unutmadım.! Yanağından öpmek isterken sendelemiş üzerime doğru düşmüştün ve ben seni kazayla da olsa dudaklarından öpmüştüm.Biliyor musun ben o anı unutmamak için, hiçbir kadını öpmedim.Bu sapık! dudaklar o küçük kızdan başka birini öpmedi, öpemedi.İster takıntı de ister delilik ister başka bir şey..Yani senin dediğin ve hatırladığın gibi ilk öpüşün o hayvan herifle değil benim ile olmuştu.Çocukça bir şeydi bu ama gerçek bu Yasemin.Bendim! Seni ilk öpen bendim! Peki sence neden düğününe gelmedim.Hiç düşünür müydün bu sapığın seni ölesiye sevebileceğini? Seni başka birinin yanında görmeye dayanacak kuvveti bulabilseydim belki gelirdim.Ama bulamadım..Sen ne kadar uzak kaldıysan aşktan ben o kadar iç içeydim.Evet bir gün, tam tüm cesaretimi toplayıp sana açılmayı denedim ki, sen benden önce davranıp Doğan’ı ve ondan aldığın evlilik teklifini anlattın bana.Günlerce kendime gelemedim.Seni kaybetme düşüncesine alışamadım.
Bu sırada cebinden çıkardığı oldukça eski bir kağıt parçasını ağlayarak Yasemin’e uzatarak:
Göçmen kuşların hazanda yuvalarını terk ettiği gibi,ümitlerim de beni bir bir terkediyor.Geriye kalan kırıntılarsa,hayal kurmama bile yetmeyecek kadar az.
Yalnızlık deli edecek kıvamda.Kordan farkı yok sensizliğin ve yakmaya devam ediyor son hız.Güvercin tedirginliğindeki yüreğim son bir umut,son bir çabalayla silkeliyor kanatlarını uçmak için sana,uçmak için umuda...Ama olmuyor...Uçamıyorum.Bırak uçmayı kımıldayamıyorum bile.Sanki,sanki beton dökmüş hayat bedenime,kımıldayamıyorum.
Önceleri pek çok hayalim vardı sana dair sen'li,gerçeğe dönmesi için çabaladığım.Şimdi ise bunları düşünmemeliyim hatta unutmalıyım diyorum kendime.Evet zor da olsa unutmalıyım seni.Çünkü biliyorum ne sen gelebilirsin köklerinden kurtulup bana... ne de ben buraları terk edebilip sana...
Belki de saklamalıydık duygularımızı.Sen, benim ulaşamadığım bir yıldız olarak kalmalıydın,ben ise sana uzak bir gezegen.Dokunmamalıydık birbirimize,tıpkı şimdi olduğu gibi.Sen benim hayalim olmamalı,sevdam olmamalıydın..
Şimdi vazgeçmeli hayallerden vazgeçmeli sevmelerden.Unutmalı gülüşleri unutmalı öpüşleri...Olur mu ki? Bu kadar severken olur mu ki be Yiğidimmm.Unutmaya çalışmak,unutmaktan daha zor inan.
Sen daima benim hayalim olarak kalmalısın,daima..Daima sen, sevdam olmalısın.Ben ise sevenin,daima.
Kaçımızın,bu hayatta ''gerçek dost'' diyebileceği dostu var?
Ya da kaçımızın zorda kaldığında daima hissettiği bir el'i var sırtında?
Yaşadığımız hayat,bizlere pekçok değeri silip yititrtirken yavaş yavaş,
kaçımız en özel,en gizli sırlarımızı paylaşabiliyoruz dostlarımızla
ya da dost bildiğimiz insanlarla? Kaçımız dostluğunu sınayacak
kadar güvenebiliyor dostuna? Peki,ya sonunda hiç te beklemediği
Sen,gecenin bilmem hangi yarısında, kaçıncı uykunun kollarındayken sarmaş dolaş, ben, uyanıkken gördüğüm rüyamı, masalımı kim bilir kaçıncı defadır okuyorum....
Hayatındaki bütün kirleri arıtarak girmişti bu masalda yakışıklı prens zavallı genç kızın yaşamına.Evet zavallıydı,çünkü onca yaşanmış yıllarına rağmen henüz aşkı tanıyamamıştı kız.Öylesine masum öylesine savunmasızdı ki aşka karşı.Aşk ise, pusuda bekleyen bir cellat,idamına kurulmuş bir sehpa misali...Nereden bile bilirdi ki aşk = ölüm olacaktı onun için. Onsuz yaşanan tek bir saatin binlerce asıra bedel olacağını, nasıl bilebilirdi ki.......?
Bu masalda da bir VARmış bir YOKmuş olmuş ve gün gelmiş yollar ayrılmış,ayrılmak zorunda kalmış. İzin alınmadan çıkılan sevda yolunda çıkmazlara dalınmış.
Yakışıklı prens bu aşka kefaret ömrünü teklif etmiş kadere ''olmaz demiş'' kader. Genç kız ise konuşamayacak kadar bitkin,yorgun, nefes alamıyor neredeyse.Kirpikleri o'nsuzluğu taşımaktan yorgun düşmüş.Ha kapandı, ha kapanacak...Son bir çabayla toparlanıp dönerek kadere, neredeyse bir fısıltı edasıyla seslenmiş:
-Uyandır beni ne olur.O, benim uyanıkken gördüğüm en güzel rüyam diye yalvarmış. Olmaz demiş zalim kader.Genç kız son bir bakıp sevdiğinin gözlerine, gülümsemiş her zaman ki kadar içten.Kadere inat..Ardından aşkını da alıp yanına kaf dağının ardına uçmuş.....Bir daha da uyanamamış …! Peki masal burada bitmiş mi…? ? ?
Gurur dikeniyle zehirli çiçek……
Seni aşkımın ağırlığınca özlerken ben, sen nerelerdeydin…
Kalan son gücümü kullanarak yazıyorum bu dizeleri işte….Sana,birini bile beğendiremediğim hayatın tüm renklerini sunmuşken bu aşkta, sen,tek bir rengi bile çok gördün bana. Gözlerinin rengini….
Masum sevgimi ucuz gururlarınla yıktın hep..ucuz ihanetlerinle..Söyle? ? .Yoksa artık sen de herkes gibi misin ya da ben herhangi biri mi oldum senin için? Öyle ise şimdi çıldırmanın tam zamanı. Aşkı beş geçe geç kalmışız sevmelere demek..
Hani pek övünürdün ya sevginle, unutma o sevginin, o çok övündüğün sevginin ‘’aslı’’ bende! ..Yine de teşekkür ediyorum sana bana aşkın yanında pek çok şeyi de öğrettiğin için’’Yok saymayı’’ mesela...Bir dilin kaybolan sözcükleri gibi yitirdim ben seni bu sevdada günbegün.
Yenemedin o kahrolası gururunu bir defacık bile olsa.Onca zaman ne aradın ne sordun sevgili.Oysa ki ben aşkın için, en kuytu sokaklara bile dalabilecekken, senin için…
Hem nazlı hem nazende
Koymaz gönlü hazanda
Dert hüzün her anımda
Yanımda o yanımda
Kardeş gibi can gibi
Dost gibi yaren gibi
Dertlere derman gibi
Canımda o canımda
Neşeli gülen yüzü
Bırakmaz keder izi
Mutlu eder hep bizi
Varımda o varımda