Bazen bir sitem,
bazen de bir yakarış.
İşte tüm hayatımız bundan ibaret.
Bazen sessizlikler,
bazen de sensizlikler..
İşte tüm yaşamım bundan ibaret.
Sen,
yemyeşil ağaçların arasında ki,
bembeyaz bir evsin.
Bahçende ki her çiçek senlerle bezenmiş.
Estikçe rüzgar,
ciğerime buram buram dolan da sensin.
Puslu ve sessiz bir havada, seni arıyorum.
Çaresizliğime inat, bir umut sana koşuyorum.
Tokat gibi yüzüme çarpan yokluğuna rağmen,
beni, bu sensizlikten kurtar diye
biçare ellerimi sana uzatıyorum.
Acı acı esen rüzgara,
Özlemini ektiğim bahçede gözlerimi kapatıp,
hasretinle inleyen sensizlik rüzgarlarını dinliyorum.
Kıyamazken çiçeğinden bir yaprak koparmaya,
şimdi başka bahçelere savrulduğunu görüyorum.
Sonra, her tanesinde bin acıya gebe olan toprağın,
gözyaşlarıma hasret, yolumu gözlüyor.
Bazen dönüp bakıyorum yazdığım şiirlere.
Ben mi yazmışım bunları diyorum,
bu ne kasvet, bu nasıl bir endişe.!
Bütün harfler toplanmışta bir vücut olmuş,
öyle anlıyorum kimin için yazdım bu şiiri,
Uzun zaman oldu.
Ne şiir yazasım var ne de bir ilhamım.
Harfler küs, kalemim küs, kağıdım kırgın.
Çünkü ne o beni buldu ne de ben onu bulabildim.
Yalnızca şiirlerimde sevdim, sevildim.
Henüz tanışmadığım o kişiye,
Etraf sessiz.
Göz gözü görmüyor.
Soğuk.
Çok soğuk bir hava.
Sensizlik esiyor,
Dağların tepesi,
Uçar turna yar deyi.
Bilir misin yarimi?
Haber eyle beni, beni.
Ey turna,
Ufukta görünüyor İslamın zaferi,
Dolup taşan kalplerden, oluk oluk akıyor imanlar.
Kaplıyor yeryüzü mabedini, uzunca uzadıya.
Yansıyor imanda, nur-u cemaller
onlarda aydınlatıyor semayı bir arştan, diğer bir arşa.
Sonra bir esenlik, bir koku yayılıyor usulca.
Sımsıcak rüzgarların estiği,
Ağaçların, mutluluk nidalarıyla birbirine sarılıp, hasret giderdiği,
Kırılgan dalgaların, özlemle karaya ulaşmaya çalıştığı bir günde,
seni arıyorum.
Belirlisizliğinde boğuluyor, varlığına sarılıyorum.
Seni bulabilecek miyim bunu bilmeden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!