Hasretin gönlümde artık bir ateşten perdedir,
Görmüyor pek gözlerim nay'lar,kudümler, nerdedir?
Çok değil, aşkınla mahzun hem perişan olduğum
Aşikar, gönlüm senin varolduğun her yerdedir.
Gönülce düş bir yola.
Bir gönülce kapı aç!
Sen sen ol verme mola,
Senden kurtul sana kaç!
Bengi-baharla tanı.
Yapraktan ince canı!
Dünya nasıl dönerse, güneş etrafında
Dönüyorum burcunda bir tanem, öyle.
Neyse, salkım salkım ışık, neyse söz
Örttüm cümle kapıları, tek sen söyle.
Sevdadır, çevre yanımda,
Bir nice nöbet tutmuştur.
Kar yağmıştır o dağlara,
Nilgün beni unutmuştur..
Hüznüm o, sevincim o'ydu,
Dizivermişler keyfince
Şöyle, dört ufka dağları.
Kudüm oldum ince ince
Getirdim şevke dağları...
Işıl ışıl gün doğarken.
Bir ıslak masal, ebem-kuşağından
Dudaklarda ak-pak okunmaktadır.
Boyanmış ipleri gün ışığından
Ufukta bir halı dokunmaktadır.
Büyümüş yaprağın, açmış çiçeğin
Halıcı kız türküsünde gerçeğin.
Zamanı çağrışan güzel
Sular bıkmaz akmağınan
Güzelliğin mi eksilir
Bir göz ile bakmağınan...
Sevgidir bedene düşer
Bir bilsen ey sevgili bize neyi öğrettiler?
Mana burcunda şavkıyan her şeyi öğrettiler
Terk edip hüznü bir nice yorgun sokaklarda
Cümle efkara boş verip gülmeyi öğrettiler.
Bir alev-gül baygın dudaklarında
Düş düş...
Yalnızlık ormanları kuytu
Bütün masallar büyümüş...
Oltalarda mercan balıklar
Yalnızlık denizleri, derin...
Ettiler dost nazarında,
Esir, göze, kaşa beni,
Sorgusuz can pazarında,
Yazdılar en başa beni.
Boyum yüce arşa-değin,
Feyzi Halıcı'ya Vefa Gecesi'nde diğer bir üstad Yavuz Bülent Bakiler "Tek Başına
Kültür Bakanlığı" benzetmesi yapması, O'nun ne kadar önemli kültür ve edebi-yat adamı olduğunun göstergesidir.