26 Eski bir çocuktu Seyfettin Başılar
Seyfettin Başçıllar’ı, ilkin 1950’yi yıllarda Pazar Postası’ndaki bir şiirinden tanıdım, sevdim. Sonra hemşerim olduğunu öğrendim. Sevincim iki kat oldu. Daha sonra tanıştık, bir Kat daha büyüdü mutluluğum. Gerçekten şiirinin adamıydı. Sessiz, sakin, büyüklüğünün ayırımında olan ama bununla asla böbürlenmeyen güzel insandı.
Ülkü Tamer, Onat Kutlar, Uğur Cankoçak, Atılay Arsan, Cevat Özer vb’dan oluşan grubumuza katılarak o da buluşmaya başladı zaman zaman bizimle.
Kilis’te oturuyordu. Bizi kentine çağırdı bir gün. Sekiz on kişi, topluca gittik. Birlikte yedik, içtik söyleştik. Geceyi evinde geçirdik. Yere serilmiş döşeklerin üstünde boğuştuk, çocuklaştık. Yaramazlıklar yaptık.
O hepimizden olgun yaştaydı. Biz yaramazlık yaparken o sanki bizim ağabeyimiz, babamızmış gibi, dudaklarının kıyısında tatlı bir gülümseme, sevecen bakışlarıyla bizi izliyordu.
Kemal Aldaş hakkındaki ilk yazımı bir yıl kadar önce yazmıştım. O zaman yaşıyordu Kemal Aldaş. Artık yok. 20 Mayıs 2008 Salı sabahı gözlerimi yumdu yaşama. Sanki küs gitti meslektaşlarına.
Niçin mi? .. O ömrünü meslektaşlarının insanca yaşamaları için harcamıştı. Onları modern işyerleri sahibi yapmıştı. Adı KÜSGEM olarak başlayıp sonradan KÜSGET’e dönüşen Küçük Sanayi Sitesinin kurulmasını, çok yoğun çabalar göstererek tek başına sağlamıştı.
Cenazesi bugün öğlen namazından sonra Kilis Garajı yakınındaki Ayşebacı Camisin’den kaldırılıyor. Bakalım göreceğiz, kaç kişi gönül borcunu ödemeye, ona karşı son görevini yapmaya gelecek?
Neden böyle karamsarım biliyor musunuz? Kendisinin çok sevdiği bir fotoğrafı vardı. O fotoğraf miras bıraktığı Oto Sanatkarları Derneğinin duvarlarında asılıydı. Çocukları bu fotoğrafı emanet olarak almak üzere gittiklerinde, bu resmin duvardaki yerini boş buldular da onun için.
Bir insan meslektaşlarını insan sınıfına katmak için bir dernek kuracak ve kendisinden sonra gelenler ilk iş olarak o derneğin duvarından kurucularının resmini indirecekler… Dahası, ayrıca kendisi sevmezdi öyle duvarlara resminin asılmasın filan ama sevmiyor diye bunu yapmak mı gerekirdi ona?
Bilmeyenler de öğrensin diye yazıyorum: Kemal Aldaş Gaziantep’imizi modern anlamda ilk küçük sanayi sitesine kavuşturan insandır. Şimdiki Kilis Garajının bulunduğu yörede yer alan ilk Oto Sanayi Sitesi temeli oldu sitenin...
Ali İhsan Göğüş, çıkarttığı “Kim” için: “Dergiler bir fikre yaslandığı sürece varlığını sürdürebilir” diyor; İnsanlar da öyle değil mi? .. Bir fikre yaslanmayan insanın ha varlığı, ha yokluğu…
Yavuz Donat’tan alıntıyla başlamak işstedim Sevgili Ali İhsan Göğüş’le ilgili yazına:
“İsmet İnönü 1963'te '28. Cumhuriyet Hükümeti'nde' Bakan yaptığı üç genci karşısına oturttu: 'Ülke sizden hizmet bekliyor... Başarılı olmaya mecbursunuz... Haydi işinizin başına.'
Genç bakanlar İnönü'den 'talimat' bekliyorlardı.
İnönü ise 'nasihat' etti:
- Elinize, belinize, dilinize hakim olun, yeter.
BEN ÖĞRETMENKEN: 07
Çengi ile ça ça ça…
FEVZİ GÜNENÇ
Hisarbeyli Köyünde okulun karşısında cami vardı. Solundan yol geçerdi. Asfalttan başlayıp köye dek tırmanan yokuş bir yol.
En çok Oktay Rıfat’ına bayılırdım
üç gariplerin
“Karga ile Tilki”siyle tanıdım
o güzel Horozcu’yu
sevdiğimde çocuktum
kitabının arka sayfasına bir ileti ekledim
Üç gariptiler
Orhan Veli Kanık
Oktay Rıfat Horozcu
Melih Cevdet Anday
garip şiirler yazarlardı
kimini güldürürlerdi
Eğer sen bana gönderilseydin
Başımın üstü olurdu yerin
Başım yorulunca sağ omzuma alırdım seni
Sağ omuzum yorulduğunda sol omzuma…
Ne yazık sen bana gönderilmedin
Duvardaki çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını gördü.
'İçinde yiyecek mi var? ''derken... Bir baktı ki paketten çıkan bir fare kapanı! Hemen bahçeye koşup, alarmı verdi:
”Evde kapan var! Evde kapan var! ”
Tavuk gıdaklayıp, kafayı kaldırdı:
”Bay fare', bu sizin için ciddi bir sorun olsa da şahsen, beni ilgilendiren bir tarafı yok, üzgünüm! ”
Fare dönüp bu sefer koyuna seslendi:
Akşam olsa da yatsak, diyordun
Akşam oldu yattın.
Sabah olsa da kalksak diyordun
Sabah oldu ama kalkmadın Ahmet abi
Sözünü ne çabuk unuttun?
Benim mavi gözlü devimdi Nihat Tolonay amcam da
Nihat Tolonay amcamla ilgili aklıma gelen ilk anım, gözlerimin önüne bir bağevi sabahını getirir.
Kadınlar kahvaltı hazırlamakta, Nihat amcamsa tıraş olma hazırlığında. Eskiden erkekler evlerinde jiletle tıraş olurlardı. O günkü jileti nereden bilsin bugünün permatikçileri.
Amcam elindeki jileti aynaya ha bire sürüp durmaktadır. Bense gözlerimi dikmiş, onun ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyorum.
Sonunda sordum:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!