Kınalı ellerinden ayranım içemedim,
Dostumu bilemedim, düşmanım seçemedim.
Aman! sular derinmiş, sulardan geçemedim.
Ellerin yaylasında gayri yaylanmaz oldu,
Aman! turnalar aman! yuva kurulmaz oldu.
Başları önlerine düşük,
Sürü sürü insanlar...
Mavi bulutların ötesinde,
Analar, kardeşler, nişanlılar...
Belki şimdi,
Öyle bir kasabada geçti ki; çocukluğum,
Babam ekmeğimizi kazanırdı denizden,
Ben akşama kadar rıhtımda ıslık çalardım
Ve yorgun gemiciler dönerdi seferden.
Üç odalı evimizin,
Ben ne iyi düşünürdüm;
Tuttuğum kelebeklerin kanatlarını yolarak
Ben ne iyi düşünürdüm;
Ellerim günahkar ve korkak.
Avuçlarım azat edilmiyenlerle dolu,
Kim verir, kim!
Nasibini o insanların?
Talih! homurdanır, talih! ..
Derinliğinde tuzlu suların.
Her gün bir lokma ekmek
Bembeyaz güvercinlerin kanatlarıyla selam!
Yeni tomurcuklanan defne dalına,
İstihkamdan yan basa basa çıkana
Ve kan kusana.
Tel örgülerde salyalı cesetler,
Bu şehrin
Kara bir somunla susar çenesi,
Bana geceleri uyku uyutmaz
Bir günlük kazancıyla rakı içen sarhoşun sesi.
Sokak başlarına dikilir gözler,
Üzülme! anne üzülme!
Benim yine,
Koltuğumda üç somunla
Eve döndüğüm akşamlar olacak.
Üzülme! anne, üzülme!
Yine bir bahar sabahında
Ziya İlhan’a
Kuşlar gelmiyecekmiş,
Özlediğim diyardan.
Güller vermiyecekmiş
Bana koku bahardan.
M. Şahinoğlu’na
Kanımda mızraklı şehsüvarlar,
Bir kalenin burcunda doğurmuş anam beni,
Sol omuzumun üstünde kılınç yaraları var,
Kundağım bağlanmadan kavramışım dizgini.
Şair Fethi Giray'ın sayfasında kullandığınız fotoğrafı hatalıdır bilginize.