Adressiz vedalara sığınmış gençliğim
Birkaç vurdumduymaz yosma edasında
geçmiş yıllar.
Ölmümler…..
Bense ansızın gelen ölümlere inat,
Çiçek yetiştiriyorum balkonumda
Telörgüler çekilmiş,
mayın tarlalarıyla çevrilmiş
sınır boyuydu gözlerin.
Üzerine günbatımı bulutlar çökmüs
bir anadolu köyünden yayılan
kaçak tütün kokusu gibi çekerdi kendine
Yaşasın özgürüm,
ne güzel.
Karın tokluğuna yaşama özgürlüğüm,
ne güzel.
Ölüm hücrelerine atılır
gün olur yakılır
gün olur daha 17`sinde idam sehpalarına çıkarılır
gece yarıları sökülüp yerinden faili meçhullere katılır yüreğim.
Kuşatmalarda barikat
Ateş,karanlığa inat
1 Mayıs 1989'da kursunlanarak katledilen Mehmet Akif DALCI`nin anisina
Oturur bağdaş kurup,
avuçlayıp basarım bağrıma
sen diye yüz sürerim toprağa.
Bir geceye bir de hasrete Kurşun işlemez
Kahpedir gecenin karanlıkları Anne
Usulca sığındım yüreğine
Teslim etme,
teslim etme beni geceye Anne.
Karakışda doğan Güneş gibiydi
hayatıma girişin.
Boran,kış,kıyametde Çiçek açtı yüreğim
Çok geç anladım ki,
yalancı bir bahar havasıymış estirdiğin.
Ve yalancı bahara aldanan Akasya ağacı gibi
Dışardayım,özgürüm artık.
Bir Karınca sabrıyla deldik,
yerin altını,duvarları.
Özgürlüğe taşıdı sevda rüzgarları
Ne kadar güzel parlıyormuş Güneş
On milyon işsiz,
on milyon insan aç
Çağ atlamışız
on milyon insan aç.
Raflar dolu,vitrinler dolu
Artık düşünmüyorum pek fazla dışarıyı
Takmıyorum da öyle herşeyi eskisi gibi kafama,
ama ne kadar boşver desemde olmuyor.
Düşünmeden de olmuyor,
gelecekten umut kesmekte.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!