Postal sesleri ile sarsıldı yüreğim,
bir eylül sabahı gibi,
Oysa ben sana,
birden bire ve ani olsun diye yüreğimin dağlanışı
acisiz delip geçsin diye gidişin,
giderken haber verme demiştim.
Belki güleceksiniz ama,
telefon acmayın benim ülkeme.
Vurur telefondaki silah sesi sizide.
Eğer kaldıramazsa yüreginiz bu sesi,
vurabilir telefondaki silah sesi sizi de.
Ayrılıklar`da güzeldir,sonunda kavuşmak varsa
Acılar`da güzeldir,sonunda mutluluk varsa
Hasret`de güzeldir,içinde umut varsa
Savaş`ta güzeldir,sonunda özgürlük varsa
Ölüm`de güzeldir can,içinde amaç varsa
Sen yedi büyük dert,
-tam seksen iki bıçak yarasısın vücüdumda.
Sen anam,yarim,evladım
Sen sevgilerin en büyüğü
Sen yedi büyük dertsin koynumda.
Temmuz ayıydı,
35 can, Ellerinde barışın manifestosu
yarının türküsünü söylüyorlardı
Sivas`dalardı ve yanlızlardı
Havada yanık kokusu,
Havada kan kokusu vardi
Gözlerimde deşifre olmuş,
illegal bir sevdanın düşlerine yataklık ediyordu yüreğim.
Ve daha hic yaşanmamış bir kaderin
günahını taşıyorduk omuzlarımızda.
Saman sarısı,
kurugül yaprağı gülüşlerin savrulurken hüzün rüzgarında
Önce yıldızlar söndü,
sonra sen yüreğimde
Önce deryalar duruldu,
sonra sevdan yüreğimde
Önce güneş karardı,
sonra hayalin gözlerimde
Ustalaşmısım kavgada,yüreğim Saldırma bir yiğit elinde
ustalaşmışım sevmekte,ustalaşmışım güzeli seçmekte
ustalaşmışım acılara dayanmakta,yılmışlara inat yaşamakta
ama çırağıyım hasretin.
Öğrenemedim bir türlü bırakıpta gideni unutmayı
öğrenemedim hasret denilen acı lokmayı yutmayı.
Her sabah,
akşam`dan kalma
hüzün gazellerini savuruyorum güne.
Ve her sabah,
bir kez daha söz veriyorum kendime
anmayacağım adını diye.
Gidiyorsun
yetim sevişmeler kalıyor gecelerde
dizeler kayıyor şiirlerimden
boğazımda düğümleniyor kelimeler
Gitme diyemiyorum,
gidişinle vurgun yiyor bu kentin sokakları.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!