FERYAT ŞİİRLERİ

FERYAT ŞİİRLERİ

Alper Mallı

müzik nedemek
ruhumuzu dinlendiren melodi mi?
yoksa yoksa insanları feryat 'lar mı?
bide müzik bir yaşam tarzı mı?
bence üçüde değil
müzik aşktır
aşkın sevginin en güzel yansımasıdır
..

Devamını Oku
Yusuf Gülsar

Yavandır mahsumdur yorgundur benim yüreğim
Uman pak nehir gibidir
Sabır taşıdır
Umut doludur benim yüreğim
Feryat figan eden mecnuna benzer
Aslıya benzer Yusuf gibidir benim yüreğim
Sevgi doludur güle benzer aşk kokar benim yüreğim
..

Devamını Oku
İbrahim Mıstanoğlu

Gitarımın her notasında seni bulurum,
Yağmur yağdığında sen kokar toprak,
Meltem sen gibi okşar yüzümü…
Güneş sen gibi ısıtır içimi
Ay, kıskanır seni benden gecelerinde
Rüyalar senle anlam kazanır, benliğimde
Bir çocuk misali feryat eder içim, seni görmediğimde.
..

Devamını Oku
Çilem Gamze Ertürk

saatler çaresizliğe dayandı,

dakikalar ayrılığı gösteriyor,

saniyeler gidişine kitlenmiş..

ayak sesin oturuyor içime evlat acısı misali,
..

Devamını Oku
Arif Sarica

Hasretinle kül odum yana yana
Gel seviyorum deseydin gelirdim sana
İsteseydin kölen olurdum sana
Bu sevdadan vazgeç diyorlar geçemiyorum
Mümkün değil senden geçemiyorum
Gel de feryat eden kalbimi dinle
Teselli et bari su ver kendi elinle
..

Devamını Oku
Zekâi Budak

Istırap nağmeleri fısıldıyorken tambur
O inleyen tellere bir de benim için vur
Kırma mahzun kalbimin ricasını ne olur
O inleyen tellere bir de benim için vur

Mızrapların dövdüğü şu yaralı bağrında
Kimbilir ne kadar dert ne kadar hüzün saklı
..

Devamını Oku
Turgay Ulusoy

Kuru bir yaprak isyan ediyordu kaderine,
Rüzgar önüne katmış sürüklerken.
Koparılmıştı dalından hasretti sevdiğine,
İki damla yaş süzülüyordu,
Sessizce gözlerinden.

Feryat figan içinde savrulurken,
..

Devamını Oku
Burak Kadir Demir

Üç kurşun
İkisi bana,biri ıska...
Üç ölüm
Biri hayalim,biri umudum,biri ben ! ..
Bir feryat
Bana..Senden...
Bir isyan
..

Devamını Oku
Esra İclal

Ana;
Sensiz akşamlar duman tütmez bacalardan
Yürekler çılgın türküler söyler, diller sukut eder
Gözler feryat eder, dudaklar gözyaşı döker
Yitik bir mananın figüranıdır eller...

Bilmezdim böylesine acılığını ayrılığın
..

Devamını Oku
Aydanur Başcı

Elveda deyip gitme
Mahkum etme, beni bana
Şu üç günlük dünyada
Beni yalnız bırakma
Yalnızlık beni kahreder
Sensiz yaşamak
Ölmekten de beter
..

Devamını Oku
Ömer Dalman

'kuyruk acının sebebi ne? ' derler çoğu zaman
isim, yer ve tarih sorgularlar meraktan
şiirlerimle saldırdığımda birilerine
veya feryat ettiğimde dizelerimle acımı
kinimi, nefretimi...

halbuki hiçbir zaman kuyruk acım
..

Devamını Oku
Ayşe Dilek Dedeoğlu

Binde bir gelen aklımla bazen,
Beynime dökülür sakin manzaran,
Duymuştur muhakkak herkes,
Ay ne diyor? karanlık ne diyor,
Bir ben... çoban ateşi gibi kıt kanaat,
Karanlık biraz önce buradaydı,
Onda da yok isyan veya benzer bir halet,
..

Devamını Oku
Hasan Tosun

bana masallardan gelen güzel

eşit masal yalanının içinde

olmak iyi mi sence

bir türkü okunur hani
..

Devamını Oku
Dilperi Orhan

Olmaz Mısın
Hicranıma bir âb yanan gönlüme bir sehâb
Karayan leylime afitâb kuruyan çölüme bir serab
Olmaz Mısın
Gam ve kedere sohbet sen semahında kalbime muhabbet
Kelam ile vuslata rağbet sen ocağında cam’ıma nöbet
Olmaz Mısın
..

Devamını Oku
Slma Liman

filistin ağlıyor israil bombaları devam ediyordu heryer kana bulanmıştı heryeri barut kokusu kan kokusu sarmıştı toz dumana karışmıştı herkes çığlık çığlığaydı ellerine aldıkları herşeyi fırlatıp atıyorlar çaresizce savaşın ortasında can çekişiyorlardı o halde iken bile ağızlarından düşmeyen sadece iki kelime vardı allah peygamber diyorlardı susmaksızım bir an durakladı herkes gözlerine ilişen bir genç filistin askeri vardı bu genç şiir okuyordu ama öyle mısraları vardı ki herkezin kulaklarının pası siliniyordu adeta can çekişiyordu kanıyordu yarası durmaksızım ama onu hissetmiyordu bile ama az bir zamanı kalmıştı bunu o dahi herkes biliyordu sonra duraksadı gözüne bir çocuk ilişti ürkek adımlarla ona yaklaştı başını okşadı ağlama dedi bu da bitecek birgün güleceksin yalvarıcasına ağlama ne olur ağlama diyordu çocuk ona sordu peki sen neden ağlıyorsun gidiyorum çok az bir zamanım kaldı rabbime gidiyorum belki sizlerde geleceksiniz işte o zaman güleceksiniz şimdi sil gözyaşlarını üzme beni ne olur o küçük kızla sohbet ederken herkes savaşın o acımasız haline geri dönmüşlerdi işte genç filistine en derin hişlerile yazdığı şiiri okuyor filistin ağlıyor filistin ağlama sen sil gözyaşlarını birgün savaş bitecek kanlar dinecek bomba seseri susacak umudunu kaybetme güneş senin içinde doğacak senin de umutların yeşerecek ağlama sen gözyaşlarını akıtma kan kokusu artık koklamayacaksın acılar sona erecek birgün seninde yüzün gülecek artık kanlar akmayacak yürek acıları dinecek gözyaşları sona erecek artık feryatlar da sona erecek ey filistin sen yeterki umutlarını yitirme... şahadet getirerek can verdi oracıkta küçük kız ağlamıyor çünkü söz verdiği için alnından öpüyor abisinin ben de gelicem yanına bekle beni diyerek o da savaş alanına karıştı savaş şiddetle devam ediyor filistin kanlara bürünmüştü o kanlar bizim şehitlerimizin kanıydı onlar filistin için kanıyla canıyla savaşıyorlardı bir yandan filistin bayrağı sanki gururlanıyormuş edası ile dalgalanıyordu filistinliler şehitlerimize ağıt yakıyorlardı onlar hiç güneşi görmediler ezan sesleri duyulmuyordu bu şehirde bu şehrin insanların kulaklarını pas tutmuştu oranın çocukları oyun oynamıyor gerçek oyunlarını sergiliyorlardı o çocukların kulaklarına eğlenceli şarkı sesleri değil onlar silahlarla oynuyordular hayatın gerçeklerini görüyorlardı hayat onlara çok acımasız geliyordu gözleri kan bürümüştü düşünceleri kinle dolmuştu karanlık çökmüştü düşlerine sevgileri nefretle dolmuştu bu çocukların filistin işkencelere devam ediyordu israil askeleri onları esir almış işkence ediyorlardı esirlerin içinde bir genç vardı ki onlara yenilmiyor baş eğmiyordu ama birşey vardı ki o acıyı hissetmiyordu bedeni buz gibiydi çok üşüyor ve dudakları titriyordu ruhunun bedeninden çabuçak çıkmasını diliyordu esirlerin gözleri ona çevrilmişti ibret olsun diye ama o bedenini hissetmiyordu ki kalbi buz kesilmişti yinede direniyordu dudakları ölüme susamıştı canı bedeninde çıkmak bilmiyordu ölmek bu acılardan kurtulmak istiyor biliyordu ki ölüm tek kurtuluştu onun için hissediyordu son nefesini vermenin zamanı gelmişti israil askerlerinin yaptıkları karşılığında tek kelime etmiyor ağlamıyor yalvarmıyordu bile herkes bu gençe hayranlıkla bakıyordu ve işte azrail gelmişti genç israil askerlerinin yüzüne ve orada bulunanlara son kez baktı ve kelimeyi şehadet getirerek vefat etti filistin durmadan can veriyordu durmadan kan akıyor geceleri gündüzleri gündüzleri ise geceleri olmuştu rüyalarında bile savaşı görür olmuşlardı taki uyurlarsa uyumuyorlardı ki onlar hep savaştılar yılmadan bıkmadan yorulmadan savaştılar çocuk çoluk yaşlı genç kadın hepsi savaşıyorlardı ellerin de hiç bir şey olmadan filistinliler diri diri yanmaktaydı kucakakları sevgiye hasret kaldı onlar savaşın içinde büyüdüler sevgiyi hiç tanımadılar bile gözlerinde sevgi yerine acı ve keder vardı heryer cesetlerle dolmuştu cesetler bütün değildi bedenler bir tarafta başlar ve kollar bir taraftaydı bu nasıl kindi nasıl nefretti bu filistinliler adeta israil askerlerine saldırıyorlardı ne çareki hiç bir şey yapamıyorlardı onlara karşı ama onların imanları vardı onlar yanlız değildi israil askerlerin cephaneleri vardı kılon komutan yanındakilere emir veriken filistinin bir kısmını kendi tarafına çekmişti kılon komutan çok zalimdi filistinlilere işkence ediyor kimisinin kollarını kopartırıyor başlarını vurduruyordu filistin yine yenilmiyor teslim olmuyor israil askerlerine teslim olmaktansa ölümü tercih ediyorlardı bir gün acıları bitecekti buna bütün kalpleri ile inanıyorlardı yürekleri sızlıyordu onların yaşadıklarına yılar geçiyor filistin yok olmaktaydı ölümler artıyor kılon komutan işkençelerine devam ediyor filistini kan gölüne çeviyor esir aldıklarını da öldürüyordu zalimce hiç gözlerini kıpmadan arkalarından da kahkaha atıyor cesetlere tekme atıyor gülmeye devam ediyor filistinliler ona kinle bakıyordu melisa kılon komutanın yüzüne öyle masumca bakışı vardı ki kılon komutan küçük kıza kinle bakıyordu melisa yanında şehit olan askeri düşündü filistin için şiir okumuştu kendisine söylenenleri aklına getirdi ve onu çok özlüyordu çok sevmişti filistin çok yanlız kalmıştı istanbul da bir genç vardı askerliğini filistinde yapacaktı yusuf çok seviniyor o insanların yanına gidiyordu 3 gün sonra uçağı kalkıyordu hazırlıklar da yapılmış gün çabucak gelmişti.yusuf gideceği gün çok heyecanlanıyordu ama tek başına yolculuk yapmak ona zor gelicekti öyle değildi ama onun yanında yaşlı bir adam yer ayırtmış.Yusuf ailesiyle vedalaştı gözyaşları aktı artık zaman gelmişti yusuf yerini almıştı.bir yandan ailesiyle ayrılııyor diye çok üzülüyor bir yandanda filistin için savaşıcak diye huzurluydu.yusufun uçağı kalkmıştı yusuf için yolculuk başlamıştı artık... yanındaki yaşlı dedeyle tanıştı dedeye gazi diyorlarmış yusuf ise ona gazi dede demeye başlamıştı gzi dede askerliğini çanakkalede yapmıştı yaşı ise doksan altı idi.çok hasttaydı belkide bu yolculuk ona iyi gelmiyecekti.yusuf gazi dedenin haline çok üzülüyor ve ağlıyordu gazi dedenin hayatı yusufa dokunmuştu yusuf daha yirmi yaşındaydı gazi dede iyi değildi tek başına yolculuk yapıyordu bu hayattanda çok yorulmuştu.yusuf onu yanlız bırakmıyordu hep sohbet ediyor hayatını dinliyor gazi dedenin çocukları ona hiç bakmıyorlarmış gazi dedenin yolculuğu çok zor geçiyordu.yolun sonuna geldim diyordu yusufa, yusufun gözleri dolmuştu gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü yusufun çok yufka bir yüreği vardı....gazi dede sanki son nefesini vermeye hazırdı yusuf farkına varmıştı ama elinden bir şey gelmiyordu gazi dede yusufa baktığı zaman kendi oğlunu görüyormuş gibiydi ama yusuf onun için daha yufka yürekliydi artık iyice yolculuğu zorlaşıyordu gazi dedenin, böylece zaman geçiyordu yusuf uçağın camından dışarıya dalmıştı cam buharlaşmıştı yusuf eli ile camı silmeye başladı hava karlıydı çok kötü bir hava vardı. yusuf dışarıyı seyrediyordu gazi dede ise dinlenmekteydi.hep uyuyordu.yusuf merak etmişti onun düşünüdüğü başkaydı endişeye kapılmıştı yusufun yolculuğuna az bir zaman kalmıştı.filistini hiç aklından çıkartamıyordu hep onları düşünüyordu.saat ilerlemişti. yusuf gazi dedeye bakmak için ilkilerek yerinden kalktı.gazi dedeye bir dokundu bedeni buz gibiydi.yusuf hemen elini çekti inanamıyordu donup kalmıştı dili tutulmuştu.öylece yerinde kıpırdamadan neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ve anlamak çok zordu.çünkü uyuyor gibiydi ama vefat etmişti.yusuf çok şaşkındı gazi dedeyi burda böyle bırakamazdı bir şeyler yapmalıydı çünkü o yanlızdı hiç kimsesi yoktu ama nasıl.? ? onun bir görevi vardı.yolculuğunu tamamlamalıydı.kendi için ve filistin için filistine çok üzülüyordu yusufun yolculuğu az bir zaman kalmıştı gazi dedeyi birisine teslim etmesi gerekiyordu ve cenazesinin kaldırılması lazımdı yusuf gazi dedenin başından ayrılmıyordu.yusuf hala kendine gelememişti çünkü ilkez bir cenazenin başında bekliyordu yusuf etrafına bakıyor ama o bakış inşanlaradı kinle bakıyordu onlara hiç gelip demezlerdi bu insanın neyi var hasta mı hiç dömüp bakmıyorlardı bile yusuf gazi dedenin yüzüne bakıyordu gazi dedenin yüzünde nur vardı yusuf hayran hayran seyrediyordu onu ve gözyaşlarını döküyordu o an bir yolcu sorar evladım niçin ağlarsın yusuf bir cevap vermez bu sesin sahibine ahmet bey tekrar sorar evladım sen neden hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun yusuf başını çeviryerek sesin geldiği yere bakar karşısında orta yaşlı eli veya kırk yaşlarında adam belirmişti ahmet bey yusufa biraz daha yaklaşır ve dizlerinin üstüne çüker bir daha sorar bu yaşlı amca senin neyin olur yusuf hiç diyebilmiş o an orası sesizliğe bürünmüştü hiç kimseden ses çıkmıyordu herkes nefes nefeseydi herkes yusufun bir kelime etmesini bekliyorken yusuf ona gazi derlermiş çanakkalelimiş askerliğinide orada yapmış bana anlatırken öyle güler yüzle anlatırdı ki ben ise onu can kulağı ile dinlerdim.ahmet bey yusufun söylediklerinin can kulağıla dinler yusuf gazi dedenin hayatını ahmet beye gözyaşları için de anlatırdı öyle içli anlatırdı ki sanki gazi dedeyi uzun süredir tanıyor gibiydi yusuf ahmet beye herşeyi anlatır yusuf bir türlü kendine gelemez hıçkırıklara boğulmuştu ahmet bey gözyaşlarna yenilmışti saatler geçiyor ahmet beyin yolculuğu bitmişti yusufa söz vermişti gazi dedeyi o alıcaktı cenaze namazını kıldırıcaktı duasını edicekti yusufun içi çok rahatlamıştı öyle bir içini çekti ki ciğerlerinden nefes alıyordu sanki yusufun yolu ahmet beyin yolu aynı tarafa düşüyordü zaman gelip çatmıştı yusuf kendi yoluna ahmet beyde kendi yoluna devam etmekteydiler ahmet bey yoluna gitmişti yusufta ucaktan inmişti yürümeye başladı yollar yıkık tüküktü insanlar bir kuşuşturma halindediler kimisi de feryat ediyor kimişi ailesini kotamara çalışıyor yusuf ise durmuş insanlara baka kalmıştı
..

Devamını Oku
Yılmaz Cansu

Bağrıma Taş Bastım
Anmayacağım Seni
Şu Saat ten Sonra
Anmayacağım Seni
Kahretmeyeceğim Hayata Sevgilere

Unutacağım Senmi Anmamak Üzere
..

Devamını Oku
Yüksel Akkas

Hancer gibi vurdun kalbime
En mutlu gunumde terk ettin beni
Hic dusunmedinmi sensiz kalani
Hicmi sevmedin yaziklar olsun

Feryat ettim duymadinki
Gozlerime bakmadinki
..

Devamını Oku
Ayten Çobanoğlu

Yapıyorsan bir davranış bilerek ve isteyere
Sonuçlarına katlanmak gerek yürek ister adamda
Ya yapmayacaksın yanlışı yüreğinin götürmediğini
Karagümrüğü yakarım gider paşa paşa yatarım diyeceksin

Yalan üzerine yalan ancak kendini kanırmana yeter
Adam değilse davranış sahibi sorumsuz dangalak
..

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

Akşamlar alıp götürüyor seni benden,
Bırakıyor beni bir başıma her geçem gün, yeniden,
Bilcümle kapılar kapanıp duruyor yüzüme,
Bilcümle ışıklı pencereler,
İki elim öylece kalıyor iki böğrümde,
İki ayağım bir pabuçta
Ve ben hiçbir şey yapamıyorum,
..

Devamını Oku
Türkan Kebeci

Ah İstanabul, uğruna sevdalar yakılan sevgilim,
Bakıyorum bu gün güneş açtın.
Günlerce sordum nedenini bu sessiz ağlayışının,
Feryad-ı figanlar koparmışsın sessizce, bilemedim.
Şimdi sıra bende, ağlıyor yüreğim sensiz sessizce..
Söyleseydin paylaşırdım göz yaşlarını, merhem olurdum yarana.
Birlikte feryat ederdik, on beşinde yiten canlara..
..

Devamını Oku