Savaş uçakları sisli havada
Fiğan feryat Malatya alanda
Çakılıyor yere kıyamet burada
Yedi kara toprak dört canıda...
***
Ne umutlarla süzüldüler göklerden
..
Unutmadığım ne var senin sesinden başka?
Her şey silinip gitmiş, sesin kulaklarımda.
Yanımda olup görsen, gelip dinlesen keşke,
Bitmeyen feryat olmuş şarkın dudaklarımda.
Sen şarkı söyledikçe su öperdi kumsalı,
Mehtap süsler dururdu dalgalarda sandalı,
..
Unutmadığım ne var senin sesinden başka?
Her şey silinip gitmiş, sesin kulaklarımda.
Yanımda olup görsen, gelip dinlesen keşke,
Bitmeyen feryat olmuş şarkın dudaklarımda.
Sen şarkı söyledikçe su öperdi kumsalı,
Mehtap süsler dururdu dalgalarda sandalı,
..
Amerika vahşeti Telafer’de akıl almaz boyutta
Telafer’de vahşice katledildi kadında çocukta
Müslüman Türk ve Araba soy kırım uygulanmakta
Uyan İslam dünyası haçlılar Telafer’i yok ediyor.
Sokaklar Müslüman cesetleriyle dolmuş taşıyor
Kimyasal silahlar Telafer’de her an ölüm saçıyor
..
Kaç gecem daha geçecek sensiz,bilemiyorum
Ve her gün ağardığında,seni bekliyorum
Umudumun kırıldığı an oluyor güneş batımı
Ve ben,yeniden güneş doğana kadar,senin için ağlıyorum.
Sinemde hep yaradır sensizliğin acısı
İnan ki feryat değil duyduğun,yokluğunun yankısı
..
Ağladım,ağladım duymadı gündüzlerim
Yandım,yandım haberi olmadı gecelerimin
Feryatlarıma hep kulak tıkadı sevdiklerim
Yaşadım ölmeyecek kadar sürüne,sürüne.
Çırpındım,feryat ettim,sızlandım canım yanarak
Durmak bilmedim gecemi gündüzüme katarak
..
Büyük bir güneş söndü altmışdokuz yıl önce
Mustafa Kemal kaydı ufkumuzdan gizlice
Nur saçan bir ışıktı bu Yurda bu toprağa
Nasıl verebilirdik O'nu kara toprağa
Yıllarca feryat koptu dudaklardan kalplerden
Türk Ulusu olmuştu tek bir kafa bir beden
Anıtkabr'e konurken dertler tazelenmişti
..
Ayrılığın ne demek olduğunu bilir misin sen? hiç tırnaklarını söktüler mi dibinden? .Kalbini söküp aldılar mı göğsünden acımadan..ruhunu ayırdılar mı yaşarken bedeninden? .Bir ateş çemberinin ortasında hiçbir çıkış yolu olmadan seyrettiler mi nasıl yanıp,damla damla eridiğini..ayrılığın acısının tüm hücrelerine yayılıp seni kahreden,damarlarına dolan zehrini öldürücü varlığını hissetin mi? .
Ağlamanın ne demek olduğunu,gözlerden akan yaşların nasıl bir ırmak haline geldiğini bilir misin sen? Bir kalbin yanışını gördün mü bir aşkın ölüşünü son nefeslerini verirken nasılda tarifsiz acılarla feryat edişini duydun mu? Seven birinin terkedilişini gidenin ardından koskoca bir enkaza dönüştüğünü gördün mü hiç? .Yanlız kaldığında bomboş odanda özlemle dopdoluyken yüreğin,ansızın anıların boynu bükük sana baktığını gördün mü her köşeden...odanın duvarları bir çığ gibi kopup üzerine devrildi mi,ellerini bilinçsizce uzatıp sonra sahipsiz kalan ellerin öksüz çocukların bomboş kalmış ellerini anımsattı mı sana? Her yer aydınlıkken birden bire dipsiz kör kuyuların karanlığına düştün mü sen? .
İşte sen bunları bilemezsin..Sen zaten aşkı sevgiyide bilememiştin ki! ! .Senin için çarpan bu kalbi,ağlayan bu gözleri,akan onca gözyaşlarının nehirlere döndüğünü hiç görmedin ki! ! .Acıyan bu yürekti ızdırap çeken bendim sana hiç belli etmedim ki..sen vefasızdın sen acımasız sen en güzel duyguların katiliydin...Sen yürek yarası nedir bilir misin?
Evet bütün bu acıları senden aldım ben..sen yaşattın bana aşkların en ızdırap verenini..pişmanım seni böylesine sevdiğim için pişmanım kendimi sana körükörüne mahkum ettiğim için! ! .
..
Çanak çölmek kurusun diye can attı.
Esti hışın rüzgar, sapı samana kattı.
Dedi, bu yağmur yağarsa anam ağlar.
Bahçelerin süsüdür yeşil biber, pırasa.
Yandı mahsûl, zarar ziyan kasa kasa.
Söyledi, bu yağmur yağmazsa anam ağlar.
..
Boğazımda bir düğüm kifayetsiz bir akşamdayım
Geçit vermez öfkeme feryat figan oldum be gülüm
Sabır desen yok artık yaşam tadım yok neyi beklerim
Ateşlere attın gittin kahrolası dünyada bir başımayım..
Ne olur ki bundan kötü kurtuluş belki ölüm gelmiyor ki
Kurşuni bir ağırlık çöker bedenimde kaldıran yok ki
..
Bir yaprak dökümünde
Bin yürek feryat eder.
Seller coşan bahçemde
Gözlerimden kan gider.
Dalındaki son yaprak
Bir üflesen kopacak
..
BİR GÜN OLUR ANLARSIN
Bir gün olur sende görürsün beni
O zaman anlarsın o engelleri
Bıkmışım hayattan neyleyim dersin
O eski günlere hasret gidersin
..
Aşk elinden var mıdır hiç gönlü virane olmayan
Leyla’sının çöllerinde Mecnun divane olmayan
Bir güneşmiş aşk denilmiş hem tenler hem canlar yakar
Sevdasına var mıdır hiç dönüp pervane olmayan
Deryalarda kaybolan bir mektuptur her mutlu geçmiş
..
Seviyorum diye feryat eyleyen
Şu kabrime ne olur bir cevap ver
Aşkınla dünyamı karardan sen
Şu sözüme ne olur bir cevap ver
Deniz gibi kabarır şu gönlüm
Bir boşlukta uçar şu gönlüm
..
O zamanlar ki;
zarif bir tenin sızısındaki merhem arayışı
zorbalığın korkulu düşlerinde intihar eder.
Suya asılı bir gözün feryat arayışı
asırların sırtında taşıdığı bir kurşunda ölür.
..
Feryat Figanlarım Susuşlarınadır.
Arşı Alaya Sığmayışım İnan Aşkınadır.
Deli Divane Oldum Gel de Beni Uslandır.
Limanına Sığındım Ne Olur Umutlandır.
Ilgıt Ilgıt Es De! Beni Hayata Kazandır.
Doğayım Kalbine! Orada Yaşlandır.
..
-Alkollü düğün şart mı? -
Delikanlı, çevrede, hoş bir sevinci buldu.
Silaha gönül verdi; sandı ki inci buldu.
Alkol imiş ikramı, gittiği bir düğünün;
O alkol, zahmetsizce, işte bu genci buldu.
..
Gözlerimi yaşartır eski hatıralarım
Bir çiçek bahçesini her mevsimde ararım
Güzel bir gündü yine sanki sarhoştu âlem
Bülbül şakrak ve şendi dünya âleminde
Dallar yapraklarını sallıyordu bin bir nazla
Mevsim gönül mevsimi kuşlar öterdi hazla
..
Feryat;
Bir gün yükselecek…
Ve sen,
Ve ben,
Göremeyeceğiz…
Bizler doğru önünde yılların harcadığı bir nefes kadar
soğuk;
..
Gittin, hiçbir güzelliği kalmadı yaşamanın.
Gittin; göç yolunda sürüsünü kaybeden bir ceylan yavrusu gibi kalakaldım dünyanın tenhasında. Çöl sıcağında bir kum tepeceğinde yapayalnız kalmış bir menekşe, sonsuz gözüken okyanusta bir tahta parçasına tutunmuş kazazede bir çocuk gibi sonum aşikar bir halde bekliyorum ömrümün nihayetini. Giderken götürdüğün tüm yıldızları her gece gökyüzünde ararken, son nefesini vermek için çırpınan bir gladyatörün uzaktaki evini hasretle özlemesi gibi özlüyorum seni. Evini, karısını, kızını ve özgürlüğü.
Gittin; hüzünlü bir şarkıya nakarat olarak hapsedilmiş nefesimle, her söylenen ayrılık şarkısında demir taraklarla etlerim kemiklerimden sıyrılmakta. Ne kadar inlesem ne kadar feryat etsem kimse dönüp bakmıyor kalabalıklarda. Kentin tüm ıssız kaldırımlarını vatan edinsem yanımda sabahlayacak ne bir ayyaş, ne bir evsiz, ne bir tinerci var. Hepsi karanlık çöktüğünde şehre gözlerini kapatıp uykuya dalarken, benim gözkapaklarıma takılan oltanın iğnesi gözbebeğimdeki son resmini yakalayıp götürmek için bıkmadan usanmadan peşimden dolaşmakta.
Sen giderken kalbimin en derinindeki yaşam ışığının da gittiğini bilemeden yol aldığın o yollar şimdi takadı kalmamış bir adamın zindanlardan zindanlara sürüklendiği bir pusula oldu. Ne zindan dindiriyor hasretimi ne ilaç oluyor karanlık evimi aydınlatan günışığı.
..