Hoşgeldin kelebeğim...
Yorgun görünüyorsun.
Dinlen istersen.
Biliyorum,
Yaşamadan,
Uçmadan,
Sevgili canım...
Hatırlıyor musun?
“Canına bir iki satır yazabilir misin?” demiştin.
Kolay değildi kaleme dokunmak.
Ellerim titreye titreye kalemi tutmaya başladı.
Neden titrediğini de bilmiyordum.
Sanki konuşunca sözlerim yere düşüyor.
Kelimelerin harfleri dört köşeye dağılıyor.
Bir yerlere ulaşmak için çırpınıyor.
Sanki yaşamak için,
Kaybetmemek için düştüğü yerde savaşıyor.
Madem oturdun karşıma.
Madem göz göze geldik.
Koyalım öyleyse masaya bütün sözleri.
Dolduralım bardaklara o kelimeleri.
Her şey diz dize gelsin.
Karşı karşıya gelsin.
Söyle cancağızım,
Dil yalan söylese bile,
Bu eller yalan yazar mı?
Kağıda dökülen o kadar duygular,
O kadar acılar, yalan olur mu cancağızım?
Düşe düşe ezildim.
Çamurlara benzetildim.
“Suçum nedir söyleyin?” dedim.
“Nedir suçum?” dedim.
Eller ile biçilmedim.
Yerlere dizildim.
Sen hiç yutkuna yutkuna
İnsanlara baktın mı cancağızım?
“Yutkuna yutkuna...” diyorum...
Nefes nefese?
Ne bileyim “acı içinde” diyorum?
Yutkuna yutkuna işte, sildim onları ben.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!