Fener Şiiri - Milad Hekimiazer

Milad Hekimiazer
36

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Fener

Fenersiz bir gece yolcusuyum,
Semalar sessiz, her yıldız uzak.
Gölgeler peşimde, nefesler soğuk,
Karanlık sükûta bürünmüş, puslu ve tuzak.

Keşke senin fenerin olsaydım,
Alev alev yanan bir nur olsaydım.
Bir mum gibi sönmekten önce,
Karanlığın içine ışık olsaydım.

Keşke senin yolunda bir rehber olsaydım,
Ayak izlerini bulup sana koşsaydım.
Her adımda ezelî bir hikmetle,
İrfanla dolup aşkına kavuşsaydım.

Ama bil ki, karanlık hep kendini çağırır.
Bir çığlık gibi yankılanır,
Ruhun en kuytularında.
Vakit çatlar, döner kül bir bedende,
Ve ben, o küllerin arasında,
Seni ararım.

Senin gözlerinde parlamak varken,
Zifiri karanlıkta kaybolmaktan korkarım.
Çünkü sen,
Bir yıldız kadar uzak,
Bir nefes kadar yakınsın.
Ve ben,
O mesafeyi aşmak için,
Kendimi yakıyorum.

Kendimde seni bulmak isterken,
Kâinatın aynasında gördüm öz beni.
Bir suret, bir hayal,
Bir gerçeklik.
Zaman, ilmek ilmek çözer bilinmeyeni,
Ve her şey bir ışığa çıkar, o ışık sensin.
Sen,
Karanlığı delen bir meşale,
Ve ben,
O meşalenin altında,
Kendimi buluyorum.

Aralık kapının ışığı, yine de ona varır.
Parlamak değil belki de mesele,
Kendinde yanmayı göze alabilmekte.
Ve toprak, göğe yükselen dua gibi yanar.
Her alev, bir umut,
Her duman, bir pişmanlık.
Ve ben,
O ateşin içinde,
Seni çağırıyorum.

Her nefeste seni bulan bir hakikat,
Alemdeki her zerre senin adını fısıldar.
Rüzgâr bile sesinde huzur arar,
Karanlığın içinde aşkın hükmü parlar.
Sen,
Bir çığlık kadar güçlü,
Bir fısıltı kadar naifsin.
Ve ben,
O sesin peşinde,
Kendimi kaybediyorum.

Milad Hekimiazer
Kayıt Tarihi : 11.12.2024 09:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir gece, her şey sustuğunda kalemi elime aldım. Karanlık odanın içinde, dışarıda süzülen rüzgârın yankısı eşlik etti bana. O an, kendimi yeryüzünde bir başıma hissettim; ne bir rehber vardı önümde ne de bir fener aydınlatıyordu yolumu. Bu boşluk, içimde bir ışık arayışını doğurdu. Gökyüzüne baktım; yıldızlar bile karanlığa yenik düşmüştü. Ama içimde bir ses, bu karanlığın yalnız bir perde olduğunu fısıldıyordu. O perdeyi kaldırmak için yazmaya başladım. Her kelime, karanlıkta bir adım gibiydi. Önce bir mumun ışığını hayal ettim, sonra o ışığın bir rehber olduğunu… Ve en sonunda, bu yolculuğun sadece bir arayış değil, aynı zamanda kendimde bulmam gereken bir hakikat olduğunu fark ettim. Bu şiir, karanlıkla yüzleşirken kendimi tanımaya çalışmamın bir ürünüydü. Gölgeler, kaybolmuş yıldızlar ve kesik nefesler… Bunlar, sadece dış dünyanın değil, ruhumun da aynasıydı. Kalbimdeki ışığı ararken yazdım her satırı. O gece, aslında ışığın hep içimde olduğunu, ama onu yakmanın cesaret gerektirdiğini öğrendim. İşte bu şiir, o cesareti bulduğum, karanlığı deldiğim anın hikâyesidir.