Dağdan dağa söyler durur,
Gönül kalpten sevdiğini.
Güneş açar dala vurur,
Yapraklar döker çiğini.
Ova bayır deniz senin,
Maziden bir dertli rüzgar esince,
Hasretin kokusu sarar Gölköy'ü.
Gönülde nağmeler, diller susunca,
Seherde yıldıza sorar Gölköy'ü.
Titrek körpe yüreğimin,
Efsanevi civanı.
Filizlenen çiçeğimin,
Unutulmayan bahçıvanı.
Anadır yardır öğretmen,
Zümrüt yeşil halı gibi serilmiş,
Yamacında sevda varsa güzeldir.
Mor sümbüller dağ başında görülmüş,
Koklayanı nazlı yarsa güzeldir.
Hilal kaşlarına mehtap dokundu,
Işığı kalbimde yandı güzelim.
Uzaktan kulağıma ismin okundu,
Zaman oracıkta dondu güzelim.
Gecenin üstüne çekip örtüyü,
Halep'li bir Ana, Anam...
Baktım gözlerine,
Durdum daha yakından baktım.
O kan tutmuş bakışlarınla kime ne söylersin, dedim sustum.
Merhamet mi dileniyordu, yoksa isyan mı ediyordu
Anlayamadım.
Hey hasret çiçeği! sözlerim sana,
Bakalım üzerine alacak mısın?
‘İlham kaynağımsın’ demiştim ama,
Yoklarsan kalbini bulacak mısın?
Özlemler içimde kabardı güya,
Yine döküldü yaprakları çınarların,
Yeşeren ümitlerim yine toprağa düştü.
Değişmez buyruğu bu Yüce Allah’ın,
Levh-i Mahfuz’dan inip yaprağa düştü.
Bir Sonbahar mevsimi yine bir hazan,
Sen var iken kurtlar yola gelirdi,
Yeni doğmuş bebek dile gelirdi,
Akşamleyin bülbül güle gelirdi,
Yokluğunda öldüm gittim iyi mi?
Kederden libası gönle giyerek,
Uçsuz deryalara dal yeşil gözlüm.
Gelecekse O’ndan gelsin diyerek,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!