hiç acizlenmedim bunca yıl
nice acılardan kendime
mutluluktan pay çıkarttım
umutsuzluklar içinde kaybolmadım
yılmadım sevmekten,
bıkmadım usanmadım
dert deyip geçme;
çekeni sızlatmıştır...
sevgi deyip geçme;
iki canı yakmıştır...
hayal deyip geçme;
umut olmuştur...
güneş, geceyi yırtarcasına
şafakta ağır ağır ilerliyorken,
kızıl-sarı umut çiçekleri açtı
yeni başlayan günde...
içime derince çekerken
azotsuz, bol oksijenli havayı
gül, hadi gül, yine gül
ışık ışık olsun gözbebeklerin
yüreğim fırtınadan durulsun
karanlığa güneş doğsun
hadi gül...
sen bilmezsin!
sevda nasıl dağ olur yürekte?
çıktıkça yükseklerine
bitmek bilmez yolu...
tam tepesinde,
dokunacakmışsın gibi gelir buluta
bugün daha kuvvetli esiyor rüzgar,
daha deli yağmakta yağmur,
hava alabildiğine çıldırmış
yürekleri de sarmış karakış...
sen de git sevgili, gelme!
istemiyorum hazan baharları
kaç gün geçti sana yazalı? .. senden cevap gelmedi, sen gelmedin. unuttun mu beni, bilemedim... bilmek de istemedim. umutlarımı yitirmek işime gelmedi daha. bekliyorum, son bir umutla...
geceleri serin oluyor buralar, üşüyorum. kurtulamadım yalnızlık belasından, uykusuzluktan. geceleri duvarlarla sohbet etmekten sıkıldım. resimlere bakarak avunmaktan da... çocuklar da sıkıldı yokluğunda, onlar da gelmez oldu, bilesin. senin yokluğun, bizim yokluğumuz oldu. gözlerimiz takılı kaldı bir noktaya. girmek istemiyorum eve akşamları, çünkü; yaşamak istemiyorum kahrolası yalnızlığı...
papatyalar açmaya başladı yol kenarlarında. ekinler yeşermeye yüz tuttu. çağlalar, erikler çiçeğe durdu. ama sen yoksun hala... senden haber yok! ...
değişen çok şey yok senden sonra buralarda. deniz aynı mavilikte raksediyor martılarla. dalga dalga öpmekte falezleri, köpük köpük öfkesini kusmakta bazende. hırçınlaşınca varma yine yanına nazlı kızın. onun öfkesi arsız, asi, söz dinlemez biliyorsun. sen onsuz yapamazdın, peki şimdi onsuz nasıl yaşıyorsun? ...
gel deme bana, gelemem. bu şehirden çıkarsam yaşayamam gibi geliyor bana. nefesim kesilir, tükenirim. sevdalıyım istanbul gibi bende. istanbul boğaza, ben tepeden tırnağa antalya'ya...
bu akşam sahile koşsak seninle
kapatıp gözlerimizi, denizi dinlesek
ayaklarımızı öpse dalgalar
yüzümüzü olşasa meltem
ciğerlerimize dolsa yosun kokusu
sırtımızı versek kumlara
sen beni sevsen,
sevdiğine bir inanabilsem
kölen olurdum...
açarsım ellerimi
adın dudaklarımda besmele
içimden bu şehri
tümden yakmak geçiyor yokluğunda
benzin döksem diyorum
taşına toprağına
sonra bir kibrit çaksam
sonra geçip karşısına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!