I-
yaslandığın duvar su içmişse karanlıktan
üzerinde siyah bir iz bırakması muhtemeldir
ve inanç serapla gelen berrak sudur çoğu zaman
kirlerinden arınmak için suretine girmek gerekir
F.E.S. ve öbürleri için
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Devamını Oku
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
korkumuzu besledikçe kıblemizi
kıblemizi buldukça öfkemizi hatırlıyoruz
aslında hepimiz Tanrı’nın ölümlü oyuncaklarıyız
Bayıldım bu dizelerine .Kutluyorum .
..baştan aşağı ipe sapa gelmez yanlış ve saçma benzetmelerle kulağa ve kaleme hoş geldiği için net olmayan bir zihin ile yazılmış zavallı bir şiir okudum...tespitleriniz ve güya zannettikleriniz...baştan aşağı mantık ve yaşam ..insan ve vicdan yanlışları ile dolu..toplama ve yaşanmamış test edilmemiş kulaktan duyma..veya bir anlık kızgınlık ile vücuda gelmiş bir karalamadır..sadece..en çok duvarlı satırlara takıldım..duvar duvar olmak için suyunu zaten vaktinde içmiş olması gerekir veee..rengi ayan beyan ortadadır..ehli bir göz..bunu farkederdi...değil mi...?diğer satırlara ise dokunmak istemiyorum..baştan aşağı..bana göre yanlış dokunuşlardır...üzgünüm...
Güzel ve okunası şiirler 'uzun' ve yorucu şiirler değildir. Ama her şiir her dörtlük kendi içinde bir hayat taşıyor ve bu hayatı yarın birgün hamlini va'zedekse okumaya değer be güzelim. Hayat şiir gibi, şiir hayat gibi...
sen bana kelepçelerimin anahtarlarını
ben sana aklındaki soruların cevaplarını vereyim
Ya sevgilide kelepçenin anahtarı yoksa...
Ya bu soruyu aklındaki sorulara cevap verdikten sonra öğrendiysen..
Mehmet YUSUFLAR
Elleriniz dert görmesin şair belli ki derinliği ve birikimi olan bir insansınız.Ve eminim eleştirilerden payınıza düşeni alacaksınız.Ben naçizane derim ki şiirinizde iki husus çok dikkat çekici.Şöyle ki;
1-)
aşkın üniversitesi yatak odasıdır
ya sabaha doktor
ya da hasta çıkarsın
sözleri böyle felsefi derinliği olan bir şiir için hafif gibi.Sözün doğruluğuna denecek bir şey yok güzel tespit fakat bu daha çok bir klişe bir duvar yazısı gibi ve şiire hafif kalmış kanaaatindeyim.
2-)
Kesinlikle ağır değil dikkatli okuyan bir kişi ilkinde olmasa bile ikinci okuyuşta cümleleri anlıyor.Böylesi hoş bir tarafı var.Ancak şiirinizde belirgin bir düzyazı tekdüzeliği var.Ve bu şiirin vermesi gereken duyguyu gölgeliyor.Şiirden çıkartıp felsefi içerikli bir metne dönüştürüyor.
Saygı ve selamlarımla
Bir derin hayat görüşünün felsefi bir dille başarılı anlatımı tebrikler.
karanlıktan su içen duvarların gam yüküne genzi kırık ray döşenmesidir bazen yaşam....
şiir okumak güzledi kutladım...
Bilinmez sonu evveli.
Ya delidir ya da veli
bu dünyada uçanlar.
bu dünyadan kaçanlar.
Sn Mehmet Binboğa,
Bir şiirimde ben de KUKLALAR olduğumuzu yazmıştım. Birleştiren ve ayıranın O olduğunu... O şiirimi bulunca ekleyeceğim. Başka bir dörtlüğümde de şöyle ifade ettim:
SEMBOLLeR
Silinmesi imkânsız çizgileriz biz
Rabb’imizin sesiyiz, ezgileriz biz.
Ses O’nun, varlık O’nun, her ne varsa O! ..
Allah’ı hissettiren sembolleriz biz.
Onur BİLGE
bütün inançlara rehberlik eder aşk
ve silahsız yapar bütün savaşlarını
yine de ganimet hep kanla alınır .
Çok okumam lazım çok,
Düşünebilmem için.
Çok düşünmem lazım çok.
Yorum yazabilmem için.
Yoksa bu şavaşa kan bulaşır.
Kutlarım arkadaşım.
I- yaslandığın duvar su içmişse karanlıktan
üzerinde siyah bir iz bırakması muhtemeldir
ve inanç serapla gelen berrak sudur çoğu zaman
kirlerinden arınmak için suretine girmek gerekir
Yaslandığımız duvar, DÜNYAdır. Dünya hayatı, ister istemez günaha bulaştırır. Kara yanına varana kara bulaştığı gibi dünyada tertemiz kalmak, peygamberler gibi İSMET sıfatıyla sıfatlanmamış olan insanlar için mümkün değildir. Evliyalara bile günah kiri bulaşmıştır.
İman, serapla gelen berrak suysa, onunla arınabilmek için insanın bu dünyada sadece görüntüden ibaret, yani serap (FANİ) olduğunu bilmesi gerekir. İnsan ve yaratılan her şey, madde dünyasında varlık olarak algılanan, var sayılan, aslında yoktan başka bir şey olmayan, görüntülerdir. Her şey yalandır. Seraptır. Sadece ALLAH GERÇEKtir.
Her şey zıddıyla bilinir. Allah’ın HAKİKÂT oluşu da insanla beraber tüm yaratılanların yalan (geçici, fani) oluşlarıyla ortaya çıkar. Her şey yok olmaya mahkûmdur. Sadece O kalıcıdır. Var sanılan her şey yok, sadece O vardır. Evren, tümüyle seraptır.
İnsan, fani olduğunu kabul etmezse, firavunlaşır. Tanrılık iddia eder. Ölümsüzlüğünü ilan eder. Asla iman etmez, hatta kendisine tapılmasını emreder.
İnsanın iman edebilmesi, günah kirinden temizlenmesi yani arınması için önce fani olduğunu kabul etmesi gerekir.
İmanın, serapla gelen berrak su olarak tanımlanmasının nedeni; elle tutulmaması ve sadece görebilen gözlere görülebilmesidir.
“Ya Ali! Görmediğin bir tanrıya nasıl iman ettin?”
“Ben, görmediğim bir tanrıya inanmam!”
Bazıları imana kördür. Gözüne de soksan göremezler. Gözleri perdelidir. Onlar, güneşi göremediklerinden yok zannederler. Oysa tüm ihtişamıyla gözler kamaştırmaktadır.
Bu şiir ile ilgili 62 tane yorum bulunmakta