Sen sonbaharın hüznümüsün ufkuma çöktün
Sevda diyerek kalbime sen ateşi döktün
Gittin koşarak ellere ben boynumu büktüm
Sevda diyerek kalbime sen ateşi döktün
Aşk vurgununun çaresi yok yansada bağrım
Sinemi hançerleyen kirpiğin sahibisin
Beni yakıp kavuran derdimin sebebisin
Şu zavallı gönlümün umutsuz talebisin
Beni yakıp kavuran derdimin sebebisin
Dalların dikenli mi niye bana gül vermez
Ufka dalan gözlerim hasretinden yorulmuş
Dalgalar niye sakin denizler mi durulmuş
Yarin gönültahtına sanki ağyar kurulmuş
Dalgalar niye sakin denizler mi durulmuş
İsmin yine dilimde inan aynı terennüm
Kurmuştuk çadırları,Karagöl kenarına
İçmek için suyunu, varmıştık pınarına
Yıllardan ikibinüç, Ağustos’un beşiydi
Kayalardan doğan ay, sanki güneş eşiydi
...
Mavi bir göle vardık, bilesiniz adı Çinik
Suyu kardan verilmiş,olmuş çini bir çelik
Sırılsıklam terledik, biz rampaya sarınca
Süleyman Pınarı’ndan, içeceğiz varınca
Anlaşıldı bu gönül sürgünde yaşayacak
O siyah saçlarını ya kimler okşayacak
Bilmem zalimin kalbi ne gün yumuşayacak
O siyah saçlarını ya kimler okşayacak
Bir sorsalar derdimi yumak yumak sökülür
Otur dizim üzerinde
Ağıt bitsin ahu gözlüm
İpek zülfün yüzlerinde
Dağıt gitsin ahu gözlüm
Serin essin meltemlerin
Hatıralarımızı
Silmek için
Kaç nisan yağmuru geçti
Saydın mı
Sevda bulutları
Hasta kalbim titriyor sensizlik artık zulüm
Hazanımda geliver seni özledim gülüm
Hatıralar yakınca yine savrulur külüm
Hayallerim olmasa hülyalar ölür gülüm
Üşüyorum dağlarda yalnızlar arkadaşım
Ey seyrine hiç doymadığım gün gibi gözler
Kalbim karasevdam deli gönlüm seni özler
Billahi yalanmış o yeminlerdeki sözler
Kalbim karasevdam deli gönlüm seni özler
Hülyalı bakışlar o geniş ufkumu süsler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!