Çalışma gücümüz dev ruhumuzun gülücükleridir.
Bu şiirimi henüz şekillendiremediğim için, içimi yokluyorum… uzun yazılarla belki baş ağrıtıyor halini yaratıyorum... Ama bazen düşünceleri bir başka konumda, yenilerle tekrar tartıya almanın gereği, beş vakit namaz ile açıklamaya yetmez mi? Büyük Allah’ım öyle yücesin ki sen! Cennetinin kokusu mu bu? Cennetinin bu vatanda rayihasına yüreğim aşk oluyor, aşk doluyor, aşk akıyor gönül ırmaklarımdan….
Türkiye Cumhuriyeti milleti incitilmez, incitilememeli… ama incitildi: otuz yılı aşkın süreçte en azından, partilerimizin çalışması bir mutluluk değildi ve millet bekliyor yine, belki milletvekilleri iç denetimlerini de gözden geçirerek, en yakında güvenli ve dayanıklı, dayanışmalı yeni bir hükümet olarak çalışmalarını sunabilecekler…özür dileyerek, siyasetçi değilim, siyasetçi bir ruh yapım da yok, buna rağmen inancım sarsılmıyor, bu görevi yürekten ve bilgisiyle güzel ne çok vatandaşlarımız yeni bir çalışma dinamiği ile üstlenebilecek diye... vatanım, kader ve kısmetlerinin her haliyle cennetim, bunu biliyorum hiç taviz vermeyerek ve düşünceleri yoklamayı deniyorum:
Bu millet, iyiliği ile bir adım yaklaşana yüz adım ile karşılık verecek dev yürekler… bu millet cennet vatanın en sevimli değerleri… cennet vatanın millet sevgisi hiç solabilir mi? Hayır diyorum vicdan huzurumla… Hayır! Çünkü onlar yaşıyor…ben de yaşıyorum, öyleyse görüyorum, sevgimin bu gücü ne olabilirdi yoksa? Çalışmayı başaracağız daha, milletvekillerimize bu dev yüreği aşılamayı başaracağız bir gün… onları iş başına getirebilecek çalışma aşkımızı, heyecanımızı da… bu millet aşk! Aşk ile söyler, dinler, aşk ile yer içer, çalışır, çalışanlarla güler, ağlar, sever, sevinir, sevilir… Ordumuz aşk güzelliğimiz... çirkin bir millet dedirtmeye ama:
Sadece hükümetimiz yok diye üstelikte inletiliyoruz… Atatürk’ten bu yana, bu açlığımızı doyurmaya yine çalışacağız… bizim de fitnelerimiz var, tebessümlerimizde onlarla yaşar, yaşatırız onları… ama dış sokumu fitnelikler fitnelerimizi kaparlarsa, işte o hal, değil bu vatana, yeryüzünün hiç bir yöresi af bulmaz yüreğimizde… Bu şiddete benim hiddetim boğuşmayı bilecek… Tarihimizin mirasıdır bu kutsallıklar… yeni değil doğa felaketleri de… her saldırı felaketini çağ yeniliği diye sunan arsızlığınız tekrarlardır... şaşkın horozları dinlemeyi de öğrendik, terbiyesizliklerle karşılaşılan öğretiden, geçen tarihimizle de yinelendikçe yeniledik…sorun veya derdimiz bu değil! Çalışma ruhumuz dev ruhumuzun gülücükleridir…
Şimdi serüvenime değineyim biraz: ‘Millet Hükümeti’. Evet. ‘Türk Milleti hükümeti’ bir ihraç parti olarak böylesi kriz anlarına, partiler dinlenmeye çekilsin diye, bağımsız, tarafsız ve milletin kurduğu bir geçici hükümet hayata geçirilebilir... buna Sivil Darbe diyeceğim şimdilik ve bu ‘millet hükümeti’ parti değil, ama olabilir… ve olursa eğer, bir yeni ‘millet hükümeti’ organize edilir bir dahaki kriz hali sürecinde ve kriz hali için…
Bu, milletin dinamiğine hakkıdır… Ordu, milletin bu iradesine bir şemsiye organı olarak, desteğini, bilgisini, yardımını sunabilir… öyle içten, öyle büyük aşkla diliyorum ki bunu… dile benden ne dilersen melekleri, acaba duyabilir misiniz beni? … Öyle ihtiyacım var ki buna… Cennetin ırmağı gibi sonsuzca akan… bu dileğim uğruna! Olur mu dersiniz?
Ağustos 2007
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 18.8.2007 17:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!