İçimdeki son umudu sen mi dinamitledin
Rotasız gemiler gibi
Kalakaldım voltasında ayrılığın
Koskoca mapuslar kurdum yalanlarına
Duvarlar ördüm sevdanın önüne
gökyüzüne bakarken
eski kilitli defterlerden çıkartılan
bir çocuk tiyatrosu hazanı gözlerin
darmadağın, loş gecelerde
ne acılar çektin
kaç kere yıkıldı siperlerin
gittiğine
sokak çocukları gibi bıraktın beni kendime
yurtsuz şarkılar
sahipsiz şiirler gibi
esmeyi unutmuş rüzgarlar gibi bıraktın
yapraksız takvimler gibi..
Sana yağmurlar getirdim
Yüreğimdeki depremden arta kalan
Sımsıkı avuçlarımda kuşlar getirdim
Ölü kanatları gökyüzünü yırtan
Sana sonsuz ölümler getirdim
Ayrılığından arta kalan.....
seni kirli bir yaşamın kıyısında bekliyorum
yüreğimi koymuşum cebime
içim yangın yeri
bilmem ki neler istiyorum
geleceksen eğer
sol cebine gökyüzü doldurmadan gelme
biterken bu sevda
ve giderken sen
alıp götürürken benden birşeyleri
istersen 'bitti' de
bırak kalmasın yüreğimde umut
sıradan bir serüven olmasın yeter
'biterken bu sevda
lanetler yağdırdım bu kente'
kentlerin suçu nedir ki
lanetler alır durur boşu boşuna
tanıklık etti diye ayrılıklara
önce;
önce gözlerin vardı
yürek dolusu gülüşün
ve ceplerine gizlice doldurduğun umudun
işte bu yüzden
mavi seni anımsatır bana
sivaslı kapkara bir oğlandın
yüreğinin ikliminde
yeni mi başlıyordu hayat
yoksa bitmiş miydi sezemiyordum
gözlerindeki acı yağmalarken bu kenti
Aşk deyince;
Aklıma
Ölü kuşlar
Küskün kentler
Terkedilmiş dağlar
Gelir.....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!